Salı, Eylül 16, 2014

RKBT 3. Gün || Eda Tuzcalı "Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım" || Yorum


Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım turumuzun 3. gününden herkese merhaba.

Dün alıntıları paylaşmıştım sizinle, şimdi ise o güzel alıntıların çıkmasına sebep olan kitabı yorumlayacağım.

Konusunu zaten biliyorsunuz. Sude, tezi için telekızlık yapmaya başlayan kızımız. Mert ise Sude'ye gelen onca aramalar içinde onu yaptığı iş için aramayan tek kişi. Mert sadece konuşmak ister. Sude başta karşı çıksa da Mert'in içtenliğine ve ilgi çekiciliğine karşı koyamaz. Ve bir süre sonra sadece onun aramalarını bekler, sadece onunla konuşmak ister hale gelir.

Başta söylemem gerekir ki Sude'ye hak vermeden edemedim. Yani Mert gibi birinden etkilenmemek çok zor. Özellikle Sude ile olan telefon konuşmalarında. 

Sude ise nasıl desem kendisinin bir çok kez ifade ettiği kızdan farklı gibi geldi bana. Daha uçarı, daha aşırı bir kız olacağını düşünmüştüm ancak aradan geçen uzun zamandan sonra azıcık sabrımı zorla gibi olsa da ondan sonra çok güzel bir seyir aldı hikaye boyunca. 

Ve kızlarla bir miktar fikir ayrılığına düşmeme sebep olan yan karakterler. Ben çok sevdim. Açıkça söyleyebilirim ki onlar olmasa benim için yetersiz gelecekti kitap. Çünkü hiç bir zaman 2 kişi arasında dönen kitapları sevmedim. Konu çok kısıtlı geliyor ve ister istemez sıkılıyorum. Ancak böyle matrak karakterler varsa tutunacak bir sürü dalınız oluyor. Ve burada da özellikle sonunda yemekte bir rahat bırakmamaları çok komikti. İnsanı sinir eden ama güldüren bir durumdu :D
Sonuçta Bridgerton kardeşleri bayıla bayıla okuyan, her kitapta sürekli 8 kardeşi de görmek isteyen birine kalabalık bir kadro süper geliyor (:

Hazır geçmişken yan karakterlere de değineyim ki aslında yan olmaktan çıkıp başrole kadar ilerleyecek kadardı onlar. Deniz, Ela, Ceylin, Batu, Hakan, Kaan, Miray. Umarım unuttuğum olmamıştır. İçlerinden en çok Hakan'ı severken Kaan'a gıcık oldum. Tamam hikayesini merak ediyorum ancak sürünürsün inş. -_-

Sevmediğim yerler var mıydı? Tabi ki. İlk kitap olduğunu unutmamak lazım. Mesela karakterlerin biraz daha doldurulmasını isterdim. Aile ya da eski anılara dair örnekler olabilirdi bence. Ya da tip ya da kişilikleri ile ilgili daha fazla ayrıntı olabilirdi. Bilmiyorum bana mı yetersiz geldi sadece ama isim dışında kafamda pek canlandıramıyorum kişileri.

Ve beni en rahatsız eden şey konuşmaların yazım şekliydi. Kimse bir kalıba girmek zorunda değil ancak belki alışkanlıktan olacak her zaman okuduğumuz yazım şeklini aradım. Hatta bazen konuşmaların kimden geldiğini anlamadım. Küçük bir problem ama değinmemek olmaz çünkü ben bu tarz şeylere çok dikkat ediyorum.

Genel olarak sevdim görüldüğü üzere. Redaksiyondaki eksikleri de göz ardı edeceğim. Açıkçası kapağın baskısı bile kaymışken içinden çok bir şey beklemiyordum, nitekim öyle de oldu. Hımmm tabi künyeye adını yazan insanlar ne yapıyor ayrı bir soru ama neyse (:

Konusu ile de oldukça ilgi çekici olan ve okuması zevkli bir kitaptı anlayacağınız. Yazarımızın kalemine sağlık.

Puanım: 10/7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: