Çağan Dikenelli ile yaptığımız söyleşimiz, buyrunuz efenim.
(Not: Cevaplarda kitaplar kadar eğlenceli D:)
1-Çağan Dikenelli kimdir?
İzmir’de doğmuş, liseyi St Joseph’te okumuş, 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Sinema Bölümü’nü bitirmiş, Montreal’de arşivcilik eğitimi görmüş; beyni garip bir şekilde sürekli roman, müzik, sinema kurgulamanın, yeni dünyalar yaratmanın peşinde bir ademoğlu.
2- Yazmaya nasıl başladınız?
Galiba hep bir şeyler yazmaktaydım. Sonra bir gün aklıma kalem kağıt kullanmak geldi.
İlk romanımı orta üçte denedim. Otuz sayfadan sonra bu işi otuzlu yaşlardan sonraya bırakmanın daha akıllıca olduğu ortaya çıktı. Aldığım karara da ihanet etmedim. Ve okuyup notlar almakla, şaşıp durmakla geçen yirmi yedi yılın ardından, otuz iki yaşımda ilk romanla sahaya ayak bastım. Sonrası Fındıklı’daki MSÜ kütüphanesine kapanarak geçen yedi yıllık, serserilikle ve bol çalışmayla geçen delice bir süreç…
3- Emniyette çalışan bir polis olsaydınız melek teyze gibi birinin tavırlarını nasıl karşılardınız?
Gelişini iple çeker, belki de ekibimizi şenlendirecek, sıkıntıyı bir poyraz gibi dağıtacak bu çılgın kadını, böreklerini kapıp gelmesi için arayıp çağıran ben olurdum.
4- Ufukta yeni projeler var mı? (3. kitabın çıkacağını biliyoruz. Melek Teyzeye devam mı yoksa başka projeler var mı?)
Üçüncü kitabın hikayesi tamamen çıkmış olmakla birlikte Melek Teyze serisiyle ilgili kararımı daha vermedim. Şimdilerde şunları yapmaktayım: 1 – Berlin Therapie adlı projemin senaryo ve roman çalışması eş zamanlı sürmekte. 2 – Şeker Efendi serisinin ikinci kitabının iskeleti bitti. Yani bundan pek hoşlanmasa da devşirme Sahab’ı zorluklarla dolu yeni bir macera bekliyor. 3 – Ghost Comrades grubumuzun beste çalışmalarına devam ediyoruz. 4 – Yeni çıkan kitabım, bir distopya polisiyesi "2042 Sıfır Yılı"nın tanıtımıyla uğraşıyorum. 5 - Eski progressive rock gruplarını dinleyip, Mesnevi ve çay eşliğinde tefekküre dalarak yaşamın anlamını çözmeye uğraşıyorum.
5- Melek Teyze polisiyesi için size ne ilham oldu?
“Gelinim Olur musun?” yarışmasındaki kaynanalar sanıyorum. Kendi kendime dedim ki, işte bu, Semra kaynana tiplemesi lansmanı yapılan Yeni Türkiye’nin dehşetengiz çıkarcı, etik değerlerden arınmış, hedefe ulaşmak için bir anda paspasa dönüşüp, bu iğrenç görüntüden de ahlak borazanlığı yapıp, racon cümle yumurtlayarak kurtulabileceğini zanneden alt kalite ebeveyn tiplemesi. Suçluları böyle bir deli değil de kim yakalayacak. Düşünün, esin kaynağımı yumuşatıcıyla yıkayıp dozajını onda bire düşürmeme, üstüne biraz “kalpte saklı iyilik” serpmeme rağmen, oldukça sert bulundu ve roman dünyasında antikahraman yaratmak ayıp bir şeymiş gibi eleştiriler geldi. Ya direk yarışmadan bir kaynanayı karakterime giydirseydim! Ha ha! Gerçekler acıtır beyler. Doğan herkes bilir bunu. Haberiniz olsun. Çocuklarımızı onlar eğitiyor.
6- Çok yönlü olduğunuz bilinen bir gerçek peki sizin için tam olarak hangi meslek daha ağır basıyor?
Ben kendimi hikâye kurgulayıcısı olarak görüyorum. Roman, sinema ve müzik geçmişte üstlerine yatırım yaptığım, yeteneklerimi aktarmaktan zevk aldığım alanlar. Ama işin doğrusu, zorluk derecesi daha yüksek ve hammaliyesi daha yoğun olsa da roman benim için başka bir yerde.
7- Melek Teyze gibi bir anneniz olsa?
Şüphesiz ki sorunlu bir kişilik olurdum. Ama şimdi düşününce, zaten sorunluydum her zaman. Aman Allahım, demek ki benim annem!!!
Yazarımıza bu güzel söyleşi için teşekkür ederiz. Biz oldukça zevk aldık (:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: