Pazartesi, Eylül 30, 2013

RKBT 4. Gün || Eleanor Moran - Mutfakta Aşk kokusu Var || Yemek Kokulu Filmler



Turun son gününde Yemek Kokulu Filmler ile sizinleyim. Benim için en zevklilerden biri oldu. Mutfak temalı film ve dizilere bayılırım. Bugün de 3 filmin incelemesini paylaşacağım.




Julie & Julia 

Konusu:

Birbirine benzeyen iki kadının yemek tutkusunu konu alan film, iki gerçek hikayeden yola çıkılarak hazırlanmış. Julie-Julia, farklı zaman dilimlerinde yaşayan ve kendi zaman dilimlerinde benzer mücadeleler vermiş olan iki kadının hikayesini anlatıyor. Bu filmde, zaman ve mekan olarak ayrı olsalar da hayatları iç içe geçen bu iki kadın, tutku ve cesaretle her şeyin başarılabileceğini gösteriyor. Meryl Streep ve Amy Adams'ın başrollerinde yer aldığı film; biyografi, dram, komedi ve romantizm türlerinin bir karşımı niteliğinde.


Yorumum:

Julie Powell kitabının uyarlaması olan film, gerçek hikayeden alınmış, farklı zaman dilimindeki 2 kadının yemek üzerine yaşadıklarını konu alan güzel bir filmdi. Çok önceleri kitabı ilgimi çekmişti ama okumak fırsatım olmadı henüz. Tur vesilesiyle filmini izleme fırsatı bulmam çok iyi olmuş. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir filmdi. 
Julia Child'ın macerası 1919 yılında başlıyor. Kocasının işi sebebiyle Fransay'ya taşınan Julia, kendine yapacak bir meşgale ararken en sonunda sevdiği yemek yapma işinde karar kılıyor. Kurslarla kendini geliştiriyor ve sonunda tv programı yapma ve kitap çıkarmaya kadar varıyor bu hobi.
Julie ise 2002 yılında tam da Julia'nın bu kitabı üzerine bir projeye başlıyor. Kitaptaki tüm kitapları 1 yıl içinde uygulayacağına dair bir blog günlüğü açıyor. Ve bu 1 yılın sonunda Times'a kadar uzanan ünlü bir etkinliğe dönüşüyor.
Filmle ilgili tek eleştirim sonu. Daha farklı olmasını bekledim olmayınca da biraz hayal kırıklığı oldu maalesef. Onun dışında izlemesi çok keyifli bir filmdi. Özellikle mutfağa ilginiz varsa, bu tutkunuzu şevklendirecek bir film (:







Aşk Tarifi 
(No Reservations)

Konusu: 

Baş aşçı Kate Armstrong (Catherine Zeta-Jones) hayatını, Manhattan’daki 22 Bleecker Restaurant’ı yönettiği gibi yönetir. Çevresindeki herkesi hem etkileyen hem ürküten hata kabul etmez biridir. Çılgın tempolu her öğünde nefes kesici bir ustalıkla tüm gücünü ortaya koyarak yüzlerce yemeği koordine eder, her bir yemeği mutlak bir mükemmellikle pişirir ve süsler. Kate’in mükemmeliyetçi mizacı, ekibine katılan, neşeli ve vurdumduymaz yeni aşçı yardımcısı Nick Palmer (Aaron Eckhart) tarafından sınanacaktır. Hayata ve mutfağa yaklaşımları farklı olsa da aralarındaki elektrik yadsınamaz ölçüdedir. Romantik komedi sevenler için mutlaka izlenmesi gereken bir film. 


Yorumum:

Yıllar önce izlemiştim bu filmi. Son zamanlarda yeniden izlemeyi istiyordum çünkü aklımda bölük pörçük sahneler kalmıştı sadece. Tur sağolsun yine bir fırsat buldum ve gördüm ki aslında hatırladığımdan çok daha iyiymiş film.
İnsanlardan uzak duran, tek tutkusu mutfak olan Kate'in, kardeşinin ölümü üzerine yeğenini yanına almasını, aynı zamanda mutfağa yeni gelen Nick'le aralarındakileri anlatıyor. Kate yerini kazanmak için çok uğraşmış bir şef ve bunu kaptırmaya hiç niyeti yok tabi ki.
Sanırım işin içine mutfak girince hiç sıkılmıyorum. Nasıl bitti anlamadım bile. Özellikle sonuyla da oldukça tatmin ediciydi. Tabi ki aşk konusunda biraz daha tutkulu olmalıydı diye düşündüm ama onun dışında bir eksiği olmadığı için sevdim.







Ratatuy
(Ratatouille) 

Konusu:

Ramy adındaki bir fare, ailesinin istememesi ve bir fare olarak yapması imkansız olmasına rağmen, büyük bir Fransız aşçısı olma hayalleri kurar. Kader Remy'yi Paris'in kanalizasyonlarına attığında, Remy kendini, yemek pişirme üstadı Auguste Gusteau sayesinde ünlenmiş bir restoranın altında bulur. Eşsiz bir Fransız restoranının mutfağındaki istenmeyen misafir olmanın getirdiği tehlikelere rağmen, Remy'nin aşçı olma arzusu tüm olayları alevlendirerek Paris'in yemek dünyasını tepe taklak eden inanılmaz bir üstünlük mücadelesi başlatır. Animasyon filmden hoşlananlar için de iyi bir seçim…


Yorumum:

Ah be kaç kere izlediğimi unuttum bu filmi. Animasyon olmasına rağmen her izlediğimde derinlerdeki yemek yapmak kıvılcımımı filizlendiren mükemmel bir film Ratatouille. Çokça izledim, izlemeye de devam edeceğim. "Herkes yemek yapabilir," sloganıyla anlatılan film sizde de yemek yapma isteği, yapabilme inancı oluşturmuyor mu :D





Mutfakta Aşk Kokusu Var kitabını henüz okumadıysanız bile bu filmlerden sonra aklınıza ilk gelecek kitap olacağına inanıyorum. 

İyi seyirler...


Pazar, Eylül 29, 2013

RKBT 3. Gün || Eleanor Moran - Mutfakta Aşk kokusu Var || Şefin Spesiyali



RKBT 3. gününde Şefin Spesiyali bölümünde yapmayı ve yemeyi çok sevdiğim Alman Pastası tarifini vermek istedim. Aslında hazır konu olmuşken yapacaktım da ama fırsatım olmadı. Yapabiliyorum yani, zaten yapabildiğim bir kaç tarif var Alman Pastası da bunlardan biri (:

MALZEMELER:
5 su bardağı un
10 gr kuru maya
2 yumurta
1 tutam tuz
2 yemek kaşığı yoğurt
2 yemek kaşığı tereyağ
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı su
1 çay bardağı tozşeker

KREMASI İÇİN:
3 su bardagı süt
3 yemek kaşığı un
2 yumurtanın sarısı
1 paket vanilya
1 su bardağı tozşeker

ÜZERİ İÇİN:
150 gr. bitter çikolata (ben sütlü kullandım)
3/4 çay bardağı krema
İnce çekilmiş antap fıstığı


HAZIRLANIŞI:

Kek için,unu bir kaba alıp seker ve tuz ile harmanlayın ve ortasını havuz gibi açın. İçine maya, yumurta, yoğurt, su, süt ve yumuşatılmış tereyağı ilave edin.Unu kenarlardan alıp yavaş yavaş ekleyerek yoğurun.Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın.Fırın tepsisine yağlı kağıt serin ve hamurların üzerine hafifçe bastırarak tepsiye yerleştirin. Üzerini örterek mayalanmaya bırakın.175 dereceye ayarlanmış fırında pişirin.
Kreması için,yumurta sarısı,süt,un,seker ve vanilyayı bir tencerede koyulaşıncaya kadar pişirin.Arada karıştırarak soğumaya bırakın.Krema sıkma torbasına doldurun.Kekleri enlemesine ortadan kesip kremayı içlerine sıkın..
Üzeri için, krema ve çikolatayı birlikte eritin.Keklerin üst kapaklarını tel ızgara üzerine dizin.Sosu üzerlerine gezdirip fıstık serpiştirin ve soğumaya bırakın.Kapaklarını kapatıp servis yapın..
AFİYET OLSUN..


Cumartesi, Eylül 28, 2013

RKBT 2. Gün || Eleanor Moran - Mutfakta Aşk kokusu Var || Yorum



Orjinal Adı: Breakfast in Bed
GoodReads Puanı: 2.94
Türkçe Yayın: Sonsuz Kitap
Sayfa Sayısı: 460
Çevirmen: Başak Öztürk




4. Renkli Kalemler Blog Tur da tadı damağımda kalan çok güzel bir kitap okuduk. Zaten çıktığında ilgimi bir hayli bir çeken bir kitaptı, tur yapma fırsatını bulduğumuz için çok mutluyum.


Aşkın tadı parmaklarınıza bulaşacak cümlesiyle daha ilk başta kendini ele veren kitap adına yaraşır şekilde, okurken mükemmel kokularıyla etrafı sarıyor. Aşk, yemek, arkadaşlık ve ilişkiler üzerine dolu dolu bir hikaye ile okurken mest ediyor.


Amber, 30lu yaşlarında yeni boşanmış bir şef. Arkadaşı Milly'nin yanında, onun desteğiyle hayatını yoluna koymaya çalışırken bir yandan ünlü şef Oscar'ın mutfağına kapağı atmaya çalışıyor. Oscar gibi bir ustanın yanında çok şey öğrenebileceğini düşünürken, tekrar birine karşı ilgi duyabileceği aklına bile gelmiyor.



Bir çok açıdan artı puanı hak etti kitap. Bir kere tek taraflı anlatımdan hoşlanmayan ben, Amber tarafından dinlediğim hikayeyi başından sonuna sevdim. Zaten anlatımı ile sıkmayan yazar herkesi tek pencerende de çok güzel lanse etmiş. Amber anlatıcı olarak karşıdakilerinin hatalarını olduğu kadar kendi hatalarını da rahatlıkla anlatabilen biri. O yüzden bu tek taraflı bakış sıkıcılığını ortadan kaldırmış. Sonuçta bu gibi durumlarda objektif bir yaklaşım bulmak çok zor. 

Çevirinin ilk başlarda biraz zorladığını söylemeliyim. Özellikle mutfağın kendine has terimlerini bazı yerlerde anlamakta zorluk çektim. Ama çok uzun sürmeden o da rayına oturdu ve zorlamadan film tadında bir kitap okudum.

Dürüst olmam gerekirse ki bence olmalıyım, sonu birazcık hayal kırıklığı idi. Tabi ki yazar benim gibi mutlu son hayranlarını üzmeyip güzel bir mutlu sonla bitirmiş ve duygulara açıklık getirmiş ama 400 sayfa boyunca kurduğum düşüncelerden (ki okumaya başlamadan sonuna bakan biriyim, yani esası biliyordum) son satıra kadar kurtulamadım. Benim için tek eksisi sanırım bu oldu.


Yine de bir çok şeyi içinde barındıran kitabı okumak zevkliydi. Milly ile arkadaşlığı, Masrha ile olan dostluğunda kendini sorgulaması, eşi ile aralarındaki ilişki ve en önemlisi mutfak. Bazı yemekleri okudukça ıyk desem de o atmosfer çok güzeldi. Zaten bu tarz film ve dizileri de çok sevdiğim için bu açıdan da tatmin ediciydi.

Yazarın yeni kitaplarını merakla bekliyor, Sonsuz kitaba hem bizi böyle güzel bir kitapla buluşturduğu hem de tur yapmamıza vesile olduğu çin teşekkür ediyorum.



Değerlendirmeme gelirsek:

4 -  Kesinlikle geçer not aldı...




Çekilişe katılmayı unutmayın (:



Cuma, Eylül 27, 2013

RKBT 1. Gün || Eleanor Moran - Mutfakta Aşk kokusu Var || Önokuma ve Çekiliş



Kitabımızın Önokuması için buyrun:



Çekiliş için:

a Rafflecopter giveaway


Kargo alıcıya aittir. 

Lütfen bu kısmı es geçmeyin sonra sorun çıkmasın (:

Çekilişe katılanlar için;

Zorunlu kutucukları doldurmazsanız çekilişe hak kazanamazsınız maalesef. Diğer ve her gün tekrarlanan seçenekler size ekstra hak kazandırmak içindir. Kazanma şansınız artar :D
Herkese bol şans (:






4. RKBT Tur Takvimi: Eleanor Moran - Mutfakta Aşk Kokusu Var!



Sonsuz Kitaptan çıkan Mutfakta Aşk Kokusu Var! kitabının turu bugün başlıyor. İşte Tur Takvivimiz.


27- Eylül Cuma

Önokuma (Kitap İklimi)
Şefin Spesiyali (Kitap Arası Kahve Molası
Yurtdışı Kapak (Dracula's House)
Çekiliş


28 Eylül Cumartesi

Yurtdışı Yorumlar (Kitap Arası Kahve Molası
Yorum (Kitap İklimi) 
Şefin Spesiyali (Dracula's House)


29 Eylül Pazar

Alıntılar (Dracula's House)
Şefin Spesiyali (Kitap İklimi)


30 Eylül Pazartesi

 Bunları Biliyor musunuz? (Kitap Arası Kahve Molası)
Filmler (Kitap İklimi)




Perşembe, Eylül 26, 2013

Harlequin Ekim Kitapları



Harlequin'in Ekim cicileri görücüye çıkmış. Nora'm var yine ayrıca mutluyum :D




BİR GECE ANSIZIN - NORA ROBERTS

Henüz yirmi sekiz yaşındayken iki Oscar, beş Grammy ve bir de Tony ödülünün sahibi olmuş Maggie'nin müziğini dinlemeyen, ona hayranlık duymayan ve onu tanımayan kim kalmıştı ki? Los Angeles'taki, girişi İtalyan mermerleri ile kaplı evini, mozaiklerle süslü havuzunu bırakıp bu ıssız yere gelmesinin nedeni o baş döndürücü yaşamdan uzaklaşıp kendi ile baş başa kalabilmek isteğiydi. Böylesi bir dinginlik arayışının orta yerinde, bahçe düzenlemesi ve tadilat işlerinin sürdüğü yeni evinden gelen tuhaf sesler, insan iskeletleri ve katillerle uğraşmak en son ihtiyaç duyacağı şeydi. Dahası bir de ortada yakışıklı Cliff Delaney vardı. Onun her temasta giderek derinleşen bakışlarında arzu ile kaybo*lmak kaçınılmazdı.

BİTMEYEN RÜYA  - LYNNE GRAHAM

Masumiyet biter, aşk kalır!

Angelo, altı yıl önce Kelda ile yaşadığı acı anılara takılıp kalmıştı. Onun masumiyetinden hep şüphe etmiş ama onu tutku ile uzaktan sevmekten hiç vazgeçmemişti.

Yıllar sonra karşılaştıklarında 'Gençlik Aşkının' yerine hayat onlara neler verecekti...



KÜLLENEN İNTİKAM  - KATHERINE GARBERA

Lise yıllarında kalbini kıran delikanlı, yıllar sonra sunduğu çöpçatanlık programının sunucusu olarak Willow Stead'in karşısındadır. Ona ısrarla yemeğe çıkmayı teklif eden Jack Crown'ı reddetmeye daha ne kadar devam edebileceğini düşünmektedir. Jack, yetişkin bir kadın olan Willow'a sahip olmak için her yolu denemeye kararlıdır.

AŞKIM HER ŞEYDEN BÜYÜK - JULES BENNETT

Evlilikleri romantik bir filmin tüm özelliklerini taşıyordu. Harika bir Akdeniz dekoru, yakışıklı bir prens ve fantastik seks... Ama ne yazık ki her şey bir kurmacaydı. Prens Stefan Alexander, tacını ve tahtını kurtarmak için en iyi arkadaşı Victoria Dane'le sahte bir evlilik plânlamıştı. Victoria, bir süre sonra Prens'e âşık olduğunu anladığında artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştı... 


DÖNÜŞÜ OLMAYAN GECE - SARAH MORGAN

 Para, cazibe ve seks buz gibi bir kalbi tamir etmeye yeter mi?

Hiçbir şey ünlü mimar Lucas Jackson'a, karanlık ve acı veren geçmişini unutturamıyordu. O gün, asistanı Emma Grey, masasında unuttuğu önemli dosyayı ona bizzat ulaştırmaya çabalarken, neredeyse pişman olup geri dönüyordu. Soğukkanlı ve kontrollü Lucas'ın karanlık yüzünde, ilkel bir arzu ile dolu böylesine güçlü ve cüretkâr bir davranışı beklemiyordu.

UNUTULMAYAN AŞK  - CAROLE MORTIMER

Üç yıl önce, Maggi ona en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda, Adam Carmichael hayatından çıkıp gitmişti. Şimdi ise geri dönmüş ve evliliklerine kaldığı yerden devam etmek istiyordu. Maggi öfkeliydi. Adam'a değil, kendine. Boşanma ve tutku arasında hırpalanırken, Maggi izlemesi gerekenin yüreği değil, aklı olduğunu biliyordu. Ancak Adam onu kolay bırakacağa benzemiyordu...


SICAK HATIRALAR - LIZ FIELDING

İngiltere'den, Roma'ya öğretmenlik yapmaya giden Sarah'ya, dedesi Lex'in tavsiyesi:

"Hiçbir şey ciddi olmayacak. Kara gözlü bir İtalyan ile sadece eğlenmek için aşk yaşa. Seni ağlatmak yerine gülümsetecek, yaşlandığında geceleri seni sıcak tutacak olan bir hatıra."

Sarah, kara gözlü İtalyan ile izinsiz girdiği arazisinde karşılaşır. Kont Matteo di Serrone, geçmişte yaşadığı acılar nedeniyle yabancılara karşı her zaman güvensizdir. Cesur ve şüpheci iki ruhun kesişmesi ile ortaya çıkacak en güzel şey ne olabilir ki? 


UMUT IŞIĞI - CARA COLTER

Karısının ölümünden bu yana mimar Brendan Grant, kalbinin donmuş olduğuna ve asla çözülemeyeceğine inanmıştı. Ta ki hasta bir kedi, onu Nora Anderson'ın kapısına götürene kadar.

Nora incinmiş hayvanları tedavi etme konusunda üne sahipti, ancak Brendan onun sihirli dokunuşunun insanlarda da işe yarayıp yaramadığını merak ediyordu. Nora ise, tıpkı bir dişi aslan gibi kendisi ve yeğeni adına kurduğu yeni yuvayı korumak için elinden ne geliyorsa yapıyordu.  


DOLUNAY  - JESSICA ANDERSEN

Reda Weston için Kırmızı Başlıklı Kız'ın seksi bir versiyonunu okuyor olmanın kendisini nasıl bir dünyaya savurduğunu tarif etmek mümkün değildi. Öyle bir dünya ki orada efsane kurt adam türü yaratıklar, kadınları baştan çıkarıyorlardı. Bir kurt, gizemli ve güçlü bir erkeğe dönüşüyordu.

Dayn, kendisini kurt adama dönüştüren büyücüye beddualar ederek onu yapayalnız bir kadere doğru lanetliyordu. Bir canavar olarak kadınlarla çiftleşerek güç kazanmaya çalışıyordu. Bu güce kraliyet ailesini kurtarmak için ihtiyacı vardı.  Ancak bir erkek olarak Reda'nın ateşli, tüyler ürperten dokunuşunu şiddetle arzuluyordu. Kalan kısacık zamanda Dayn ya kurduna sarılıp krallığını kurtaracak ya da kadınını korumak uğrunda savaşacaktı.  


SICAK ÖPÜCÜK -  LYNN RAYE HARRIS

Sydney Reed, hayallerinin prensiyle tanışıp evlendiğinde, hayatının kusursuz bir peri masalı olduğuna inanmak için çok aceleci davranmıştı. Şimdi ihtiyacı olan şey, boşanma işleminin gerçekleşebilmesi için, kocası Prens Malik Al Dhakir'in bir imzasıydı. Jafar kanunları, karı kocanın boşanmadan önceki kırk günü, birlikte geçirmelerini zorunlu kılıyordu. Yakıcı çöllerde geçirecekleri kırk günden önce, Malik, vereceği özgürlüğün karşılığını almak için başka planlar yapmıştı.

ARZU KIVILCIMI  - CAROL MARINELLI

Evlilik için değil sadece yatak için uygundu. Sözünü hiç sakınmayan dadı Amy Bannister, bir şeyh için çalışırken sessizliğin ve baş eğmenin ne kadar önemli olduğunu unutmuş görünüyordu ama Şeyh Emir'in, o lezzetli dudaklar için daha şehvetli planları vardı. Aralarındaki tüm tutkuya rağmen bir çöl krallığı olan Alzan'ın kanunları Amy'nin kraliçe olmasına engeldi. Öte yandan şeyhin bir veliahda ihtiyacı vardı. 


SAHTE LEYDİ - MARGARET MOORE

Lord Bromwell, toplum kurallarına karşı gelmeye alışıktı ama korumasız seyahat eden güzel Leydi Eleanor Springford ile tanışınca o bile şok olmuştu. Posta arabası aniden kaza yapıp, ters dönünce yüreklerini dağlayacak bir şekilde öpüştüler.

Bromwell sorumluluk duygusu güçlü bir erkekti. Leydi Eleanor'un çaresiz bir durumdan kaçtığını öğrenince, onu korumayı ve babası, Kont Granshire'ın konağında ağırlamayı teklif etti. Nell ile Lord Bromwell arasında filizlenmeye başlayan aşk, gerçekler meydana çıktığında patlayacak skandala dayanabilecek kadar güçlü müydü? 


UYGUNSUZ TEKLİF - TRISH MOREY

İşsiz, evsiz ve beş parasız olan mütevazı otel hizmetçisi Cleo Taylor, uygun bir iş pozisyonu arıyordu. Tüm iyi teklifler kabul edilmişti. Milyarder iş adamı Andreas Xenides, Santorini adasındaki bir iş anlaşması için güzel bir kadın arıyordu. Şartı, adayın bir aylığına metresi rolünü üstlenmesi ve ücreti de bir milyon dolardı. Ayrıca gerekli eğitim kendisine verilecekti...

AŞKA TUTULMAK - CAITLIN CREWS

Sayısız skandallarla magazincilere yakalanan Larissa Whitney, sonunda değişmeye karar verir. Kameralardan uzak, küçük ve soğuk bir adaya kaçar ve görünüşünü değiştirerek saklanır. Tek istediği, kafasını dinlemek ve ne olmak istediğini bulmaktır. Çok geçmeden görmeyi en son istediği adam Jack Endicott Sutton'ı karşısında bulur. Beş sene önce çılgınca bir ilişki yaşadığı bu adamla, ıssız bir adada kapana kısılır. 



Jennifer Probst - İlk Öpücüğün Büyüsü (Yorum)



Orjinal Adı: The Marriage Bargain
Seri Bilgisi: Marriage to a Billionaire #1
GoodReads Puanı: 3.81
Türkçe Yayın: Nemesis Kitap
Sayfa Sayısı: 267
Çevirmen: Güzin Pelin Direnoğlu





Yorumum:


Nemesis yayınları bu işi gerçekten biliyor. Günümüz aşk romanlarında yani romantik komedi kitaplarında 1 numara. Yine çok güzel ve eğlenceli bir kitapla bizi buluşturdular.

Kapağı sürekli gözüme takılan The Marriage Bargain. kitabının çıktığını görünce çok şaşırmıştım. Yani alışık değilim öyle merak ettiğim kitapların şak diye çıkmasına :D İyi ki de çıkmış ve okuma fırsatı bulmuşuz.

Konusunda da yazdığı üzere çocukluktan tanışan Nick ve Alexa'nın 1 yıllık evlilik anlaşmalarını konu alıyor. İkisinin de kendince sebepleri var tabi ki. Gerçi bu konu biz Beyaz Dizi severler için fazlasıyla tanıdık :D Biraz daha uzun soluklu olan bu macera ise Beyaz Diziden daha tatmin ediciydi.

Bir kere Alexa var ki onu sevmemek elde değilim. Gerçekte görsem alnından öperim valla. Bilenler neden sevdiğimi çoktan anladı ama ben yine de söyleyeyim. Çok aklı başında, duruşu dik, gerektiğinde arkasını dönüp gidebilen biri. Yani tam benim sevdiğim kriterlerde. Gerçi hakkını yememek lazım Nick'te çok odun değildi. Sonlara doğru malum ayrılık sahnesinde azıcık kızdım ama affedilmez şeyler de yapmadı. Ne güzel geçinip gittik. Hem güldüm hem hüzünlendim (Özellikle köpekli sahnelerde) güzel saatler geçirdim.

Yazarın anlatımı da çok güzeldi. Okuyucuyu hemen kavrıyor, avucuna alıyor. Çevirisi de tek kusuru dışında çok iyiydi. Lütfen, lütfen, lütfen! genç adam/kadın kelimesini şu kadar sık kullanmayın. Üşenmedim saydım sayfa başına 8-10 tane düşmüştü. Ve her sayfaya! Yani tamam arada olsa neyse de bir yere kadar dikkatimi zor topladım. O da olmasa çeviri kusursuz olacaktı.

Cinsellik kısmı da anlatılan kadar çok gelmedi açıkçası. Sanki kitabın bir çok kısmını kaplıyor gibi bir izlenime kapıldım ama sürekli gel gitler dışında pek bir şey yoktu. Daha çok oynaşma olara tabir edebileceğim şeyler vardı onda da duygulara yer verdiği için sırıtmamış bence. 

Son bölüm ise resmen kopardı. O şaşkın halleri okumak aşırı zevkliydi. Tabi bir de ikinci kitabı merak etme durumu var ki çatlamazsam iyidir. Sevgili Nemesis umarım ki bir an önce ikinci kitap gelir biz de mest oluruz :D

Her ne kadar İlknur Muştu tasarımlarına aşık olsam da bu sefer orjinal kapağı tercih ederdim. Özellikle aşağıdaki resmi. Bir sarışın sever olarak bu abiyi beğenmezsem olmaz, hele o kırpık saçlarına hasta oldum :D 


Değerlendirmeme gelirsek:

4 -  Kesinlikle geçer not aldı...


* * *

Alıntılar

Bu kız tam bir baş belasıydı. Gerçekten Nick Ryan, Alexa'yı yetişkin bir kadın olarak değil; bir amip gibi cinsiyeti olmayan bir canlı olarak görmekte ısrar ediyordu.


Arkana bakmadan yürümek ve gururunu ayaklar altına almamak daha iyi bir yol. Bırak arkanda kalanlar acı içinde kıvransın ve yaptıklarının cezasını çeksin.


                                                      "Erkekler tam bir salak."                                                         Genç adam keyifle başını salladı. "Bazen, evet. Eğer kalbimizi açacak cesareti kendimizde bulursak harika birer centilmene dönüşebiliriz. Ancak çoğumuz bu cesareti kendinde bulamaz."


* * * 

Bazı anlar büyülüdür. Herkesin o anla ilgili bir hayali vardır. İlk öpücük, ilk evlilik teklifi, evet denen o an…


Alexa için bu anların hiçbiri hayal ettiği gibi gerçekleşmemişti ve bunun tek bir nedeni vardı: Nick.

Daha lisedeyken onu öpen ilk erkek Nick olmuştu. Yıllar sonra karşılaştıklarında aniden evlenme teklif eden de Nick’ti. Tabii söz konusu Alexa olduğunda, bunun, birbirini seven iki insanın yapacağı türden ‘normal’ bir evlilik olması beklenemezdi. Aralarında bir anlaşma yapacaklardı. Bu anlaşma bittiğinde yollarını sessizce ayıracaklardı. İkisinin de bu sahte evlilikle elde edeceği bazı şeyler vardı. Bunlar için birbirlerine bir yıl katlanacaklardı. Katlanabilirlerse…

"Bu hikâye kalbinizi çalacak."
-Lori Wilde

"En iyi romantik komedi yazarlarından biri."
-USA Today


Sandra Brown - Anılarımla Yatak Odasında (Tanıtım)



Kalp var ama bende aniden böyle şeyler yapmayın hınk diye gideceğim bir gün :D


Geçmişin izinde zincirleri kıran bir aşkın hikâyesi…

Sandra Brown - Anılarımla Yatak Odasında

Bir kazada eşini kaybeden Kirsten, anılarını canlı tutmak için
eşinin yaşamını senaryolaştırmaya kararlıdır…

Eşini canlandıracak ünlü ve yakışıklı oyuncu Ryan’la tanışması ve sonrasında yaşadıkları Kristen’ı sıra dışı olayların içine çeker…

Aşkın yakıcı tuzağına düşmemek için çabalayan Kristen, 
kendisini keşfetmeye kararlı bu adama daha ne kadar 
kayıtsız kalacaktır?

“Brown’ın kitapları soluk soluğa sayfa çevrilerek
okunan türden.”
Booklist

“Bir çırpıda, nefes nefese okunan bir roman. Çok hoş.”
Philadelphia Inquirer

“Aşk romanı hayranları bu kitabı ellerinden bırakamayacaklar.” 
Boston Herald

“Sandra Brown romanlarındaki baş döndüren kurgusuyla okuyucunun tansiyonunu nasıl yüksek tutacağını çok iyi biliyor.” 
Fresno Bee

Salı, Eylül 24, 2013

Sophie Jordan - Seninle Bir Gece (Yorum)



Orjinal Adı: One Night With You
Seri Bilgisi: Derrings #3
GoodReads Puanı: 3.75
Türkçe Yayın: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 320
Çevirmen: Esra Doyuk




Yorumum: 


Tazecik yepisyeni kitabı çıkarken bir önceki kitabı Seninle Bir Gece de adına yakışır şekilde 1 günde bitti. (Tabi yorum hemen gelmiyor orası ayrı.)

Jordan'ı çoğunluk gibi Düğün Gecesi kitabıyla tanıdım. Benim için -o dönem çok tarihi roman okumama rağmen- ayrı yere sahip bir kitaptı. Ne yazık ki ondan sonra okuduğumdan aynı tadı alamadım, bu kitapta da sonuç değişmedi.

Öncelikle sevdiğim bir kaç noktaya değineyim. Kitap sevindirici bir uzunlukta. Gereksiz detaylara gömülmeden cılkını çıkarmadan bitirmiş yazar. Çokta iyi olmuş. Sonra konusu çok hoş. Bir maskeli balolar bir de kadınların kılık değiştirdiği kitaplara ayrı bir zaafım var nedendir bilinmez. Burada da maskeli ve gizemli kadın fikriyle artı bir puanı kaptı yazar. Ve sonsöz kesinlikle çok güzeldi. Bir an o tabloda, elma çiçeklerinin altında oturup onları izliyor gibi hissedebildim. Düşen tempoyu kurtaran da kesinlikle oydu.

Sevmediğim yanlara gelirsek. Her ne kadar kısa ve sevdiğim bir konuyu ele alsa da bir yerden sonra cidden tempo düştü. Kendi Aşka Bırak'ta da aynısı olmuştu. Bomba bir başlangıç sonrası yokuş aşağı. Özellikle Jordan'a yakıştırmıyorum sanırım bunu. Sürekli kalbimi bir daha kimseye vermeyeceğim diye dolanan bir erkek, adamı istisnasız her görüşünde kızaran ve bir taraflarına bir şeyler olan bir kadın karakter yarısından sonra sıkmaya başladı. Ne hikmetse adamın tüm terslenmesine rağmen umut etmekten de vazgeçemiyor. Yani bana göre bolca çelişkili bir kadın karakter vardı. Bir yandan gururu kırılınca çekip gidiyor diğer yandan daha utancın etkisi geçmeden adamın dokunuşuna tav oluyor. Yok arkadaş benim bünyem bu kadarını kaldırmıyor. Sözünün eri insanları severim. Erkek yanında değilken atıp tutmak kolay yiyorsa yanındayken güçlü dur (:

Sonracığıma Seth'in kız kardeşine o kadar az yer verdi ki çok feci sinirlendim. Azıcık az oynaşma yazsaydı keşke de Gregory ile Julianne aşkını rahatlıkla okusaydık. Çok tatlı bir çiftti.

Bir de şu kapak. Allah aşkına çevirmende mi uyarmadı bu kız kızıl değil diye. Hoş kızıl olsa bile böyle bir kapağı hoş göstermezdi ya neyse en azından saç rengi uyuyor derdik. Zaten çeviri de bir süre kastı akmadı sonraları birazcık toparlanır gibi oldu. Teknik olarak biraz sorunlu bir kitaptı yani.

Yine de olumsuzluklarına rağmen kendini okutan bir kitaptı. Dil olarak sıkmıyor sadece konuyu biraz daha tempolu tutması gerekiyor. Fazla dar bir çerçevede ilerlemesi konuyu kısırlaştırıyor. Bunu da aşarsak favori yazarlarımdan biri olacak (:


Değerlendirmeme gelirsek:

3 -  Nötrüm, okusan da olur okumadan da...


* * *



Kalp dediğin açgözlü bir canavardı. Her zaman olması gerektiğinden daha fazlasını istiyordu.

* * *

Bir süre sonra Seth'in nefes alış verişleri yavaşladı ve tutuşu gevşedi. Uyuduğundan emin olarak fısıldadı: "İlk erkeğim sen olmalıydın." Kalbi hafif bir acıyla sızladı. Genç adamın göğsü elinin altında titreşti ve derin sesini duyduğunda Jane'in omurgasından yukarı heyecan verici bir ürperti yayıldı: "Son erkeğin ben olacağım."

* * *


Karanlık Çöktükten Sonra Herşey Olabilir...
Kendi ailesinin ona hizmetçi gibi davranmasından bıkan Leydi Jane Guthrie için sonunda bir çıkış yolu görünür… en azından bir geceliğine. Cüretkâr bir elbiseyle, adı skandallarla anılan bir kadının maskeli balosunda yaşayacağı birkaç saatlik özgürlüğü iple çeker. 

Fakat Seth Rutledge karşısına çıktığında her şey değişir.
Savaşın acılarıyla kalbi katılaşan Seth, kız kardeşinin iyiliği için evlenmesi gerektiğini bilse de tutkunun artık kalbinde yer almadığını düşünmektedir… ta ki o maskeli güzel kalbini çalana kadar. Seth tekrar bulmak için yanıp tutuştuğu bu güzelin, çocukluk arkadaşı Jane olduğundan ve beraber geçirdikleri o geceden sonra hayatlarının bir daha asla eskisi gibi olmayacağından habersizdir...



Lisa McMann - Tükeniş (Yorum)




Orjinal Adı: Fade
Seri Bilgisi: Dream Catcher #2
GoodReads Puanı: 3.95
Türkçe Yayın: Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 240
Çevirmen: Zeliha İyidoğan Babayiğit




Yorumum:

Dream Catcher serisinin 2. kitabını da bitirmiş bulunuyorum. Bence ilkinden çok daha güzeldi ve sanırım giderek güzelleşen serilerden. Tabi ki bundan ilk kitap kötüydü gibi bir anlam çıkmasın, bazı açılardan daha çok güzelleşmiş.

İlk kitapta Janie'nin durumuna daha çok yoğunlaşmıştı. Eh giriş kitabı olur o kadar. Bu kitapta ise Janie'nin yeteneğinin gizli sırlarını keşfetmesi anlatılırken, aynı zamanda bunu yararlı amaçlar için kullanmaya başlaması var. Cabel gibi o da devlet için gizli görevde çalışmaya başlıyor ve okulundaki bazı durumları araştırıyor. Sonunda bu olaylarla ilgili kısım süperdi. Heyecandan yüreğime inecekti. Bir yandan zavallı kızların başına gelenler midemi bulandırdı (Okuyunca anlayacaksınız) bir yandan da Janie'nin akıbeti tırnaklarımı kemirmeme sebep oldu. 

Bu heyecanlar dışında Janie'nin Rüya Yakalayıcı olarak muhtemelen geleceği ile ilgili öğrendikleri vardı ki çok şaşırtıcı ve üzücüydü. Neyse ki Janie sevdiğim tarzda kızlardan olduğu için üstesinden çabuk geldi. 

Ve bu seride sevdiğim diğer konu Cabel. Mıçmıç olmayan çok duru bir aşk hoşunuza giderse bu ikiliyi de seveceksiniz. Cabel kendi hayaletleriyle savaşan arada manyasa da okumaktan zevk aldığım, çok normal, çok aşık bir karakter. 

Bir çok okuyucuyu kaçıran anlatım tarzı ise beni rahatsız etmiyor. Giderek daha fazla alışıyorum. Sanki bir tiyatro metni gibi geliyor okurken. Ayrıntı ve betimlemelerle boğmayan iş bitirici bir anlatım. Ki ben kısa cümlelerden hiç hoşlanmam ama bu şekilde olunca sırıtmıyor. Sırf yazmak için, sayfalar dolsun diye yazılmadığı çok aşikar. 

Eksikleriyle güzellikleriyle hoşuma giden serinin son kitabı kaldı. Janie mezun oldu yani beni daha çok meraklandıran bir yerde bitti. Umarım bir kaç yıl sonrasına da yer verir 3. kitapta.

Ve filmi çekilecekmiş sanırım. Dendiği Miley Cyrus oynayacak ise eğer açın camı atlayacağım :(


Değerlendirmeme gelirsek:

4 -  Kesinlikle geçer not aldı...


* * *

Ama bu kimsenin rüyası değildi.
Yalnızca bazı şeylerin sonu...
Ve diğerlerinin başlangıcı.

* * *

Akıllı, kendi halinde bir kız olan Janie Hannagan alkolik annesiyle birlikte Fieldrige Michigan’da yaşıyordu. Bir lanet olarak gördüğü rüyaların günün birinde hayatını değiştirebileceği hiç aklına gelmezdi. Artık başkalarının rüyalarına girme ve ona müdahale etme gücünün kendisine, insanlara yardım etmek için verilmiş olduğunu öğrenmişti. Belki de rüyaları kâbus değil, birer mesajdı.
Janie ve erkek arkadaşı Cabel’ın gerçek yaşamları gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Rüyaları artık eskisinden daha tatlıdır. İki genç birlikte zaman geçirebilmek için her fırsatı değerlendirmektedir. Ne var ki tüm bunların yanı sıra Janie’ nin okulu Fieldridge Lisesi’nde huzursuzluk egemendir ve kimse bu konuda konuşmamaktadır. Jannie sınıf arkadaşla- rının şiddet içeren kâbuslarına girmeye başlayınca olayların hiç de beklemediği bir yere gittiğini fark eder. Bu olumsuzluklara Cabel’in garip davranışları eklenince Janie için hayat daha da zorlaşır.
Acaba Janie rüyalarının başkalarına yardım ederken kendini korkunç bir sona sürüklediğinin farkında mıdır?