Pazar, Eylül 28, 2014

RKBT 4. Gün || Selvi Atıcı "Kimliksiz" || Yorum


Turumuzun 4. gününden herkese merhaba. Hastalık, diğer bazı sorunlar derken kitabı okuyamama durumunda kalmama rağmen yetiştirebildiğim için mutluyum. Geldi mi üst üste gelir derler ya o hesap (:

Neyse ben kitaba geçeyim. Selvi Atıcı hem face ortamında çokça duyduğum hem de daha önce hikayesini okuduğum biri. Leonard isimli hikayesini okumuş ve fazlasıyla sevmiştim. Ve bu turu duyduğumda da aynı sevinci yaşadım.

Deryal, ismi bile değişik bir karakter. Kitabın adı gibi Kimliksiz biri. Karanlık, kimseye güvenmeyen, kötü tarafı da olan biri. Her ne kadar başlarında sanki her türlü pisliği yapacak gibi anlatılmış olsa da iş dünyasında pek öyle görünmüyordu. Geçmişinde bazı şeyler yapmış tabi ki ama en azından okuduğumuz kısımlar içinde bir şeylere bulaşmadı. Gerçi ona bulaşanlara da bulaşsa hakkıdır :D

Burcu ise daha başından beri kuşkulandığım, çok geçmeden amacını yavaş yavaş ortaya koyan menekşe rengi gözlü kızımız. Okudukça çözüyoruz bu gizliliğin sırrını ve bir yandan ona hak verirken bir yandan da kızıyoruz. Sonuçta ava giderken avlanan biri durumuna düşüp Deryal'e aşık olması çok uzun sürmüyor.

Aslında konusunu anlatmaya çalıştım ama o bir açıdan zor. Spoilere girip kimseden laf yemeye gerek yok değil mi (:

Yazarımızın dili akıcı, esprili. Ki bu benim için şaşırtıcı olmadı. Olayı da bol. Kendi adıma sürekli arpacı kumrusu gibi düşünen karakterler sevmiyorum. Sayfalarca bir kadının saçlarının güzelliğinin anlatılması beni sıkar. O açıdan da tabi ki güzeldi.

Ama...

İşte kitabın bir dönüm noktası var. Maalesef ki var. Benim olmaz, olmamalı dediğim talihsiz bir olay. Esasında kitap benim için orada bitti. Gerçekten üzüldüm onu okuyunca. Tur boyunca arkadaşların dediği gibi bir dönüm noktasıydı. Kitabı okuyanlar ve beni az da olsa tanıyanlar bilir ki o dakikadan sonra... bitti...

Bir okuyucu olarak yazarların yazım stiline pek laf söylemek düşmediğini düşünüyorum. Onlar kalemlerini istedikleri doğrultuda hareket ettirme özgürlüğüne sahipler. Sadece okuyucu olarak bazı seçimlerim var ve olmamalı dediklerim var. İşte bu da onlardan biri. 

Keşke o talihsiz olay olmasaydı. Çünkü yazım stilini gerçekten seviyorum yazarımızın. Benim için yerli yazarlar arasında efsanevi olabilecek bir beğeni hem de bu.

Neyse o konuyu geçelim. Çünkü o ayrıca bir yazı bile yazdırır, çenem düşer. Adem ve Şirin'e de değineyim. Adem'i başta hiç sevmedim. Sonra öyle ters köşe oldum ki gülsem mi dumur mu olsam bilemedim :D Şirinle durumları çok sevimliydi. Son kısımlarında isteme kısmını okudum zaten. Gördüğüm yorumlarda olduğu gibi, ayrıca bir kitap bile olabilecek sevimlilikteler (:

Bir de yazı tipi bu kadar küçük olmasaydı keşke. Zaten gözlerim bozuk, bir de hastayım o minicik yazılar baş ağrısı yaptı. Ama kitap çok dolu olduğundan mecburiyet olduğunu da tahmin ediyorum ki bu hali bile 500 sayfaydı (: 

İlk kitabın heyecanını tahmin etmek bile zor, yazarımıza başarılar dilerim. Daha nice kitaplarını görür umarım (:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: