Çarşamba, Ekim 02, 2013

Samantha Young - Dublin Caddesi (Yorum)




Orjinal Adı: On Dublin Street
Seri Bilgisi: On Dublin Street #1
GoodReads Puanı: 4.36
Türkçe Yayın: Dex (Plus)
Sayfa Sayısı: 364
Çevirmen: Deniz Ece






Yorumum:

Kitabın kapağı kapandı ve ben hayretler içindeyim. Yani sanırım bu benim için bir ilk. İlk defa bu kadar sevilen bir katakteri bende sevdim. Malum ben genelde yetim kalan kitapları beğenir böyle fazla reklama tabi tutulan kitapları pek sevemem. Ama arkadaş bu kitap sevilmeyecek gibi değil ki.

Sanırım en büyük etkilerden biri henüz taze bir kitap olması. Tabi İngilizce bolca okundu ama henüz kamuya fazla mâl olmadı. İyi ki de öyle oldu. Gerçi Braden bu kim överse övsün fikrim değişmezdi bence.

Young'ın Martı'dan çıkan serisinin ilk kitabını okumuştum. Çokta hayranı olduğum söylenemez. Hem onu beğenmemenin etkisi hem de erotik diye geçen söylemler dolayısıyla beğeneceğimi de düşünmemiştim. Ah şu önyargı! Böyle yedirir sana lafını.

Braden! Yani o nasıl bir karakter öyle çözemedim. Hem olgun hem çocuksu, hem aklı başında hem de sevmesini biliyor. O son dönem mıymıntı "karanlık geçmişim var yaklaşını cız ederim" tarzında takılan hödüklerden değil. Tabi ki kötü şeyler yaşamış ama ona rağmen sevmeyi biliyor, kendine sevme izni veriyor. Ve karşısındaki insana karşı açık. Gizemli abi ayaklarında dolaşmıyor. Espritüel yaklaşımı ise ayrı bir durum. 

Hani bir reklam vardı. Hanimiş benim Pınar sosisim, seni bizim eve alsam gelir misin diye? Aynen öyle bir durumdayım. Hanimiş benim Braden'ım, seni kendime alsam gelir misin :D


Tabi ki koca kitap bir tek Bradenle bitmiyor. Yan karakterler de çok hoştu. Ellie, Elodie, Clark, Hannah hatta Craig bile. Sadece Adam öküzünden pek hoşlanmadım. Allahın malı. O kız sana fazla oğlum.




Bir de Joss'tan çok hoşlanmadım. Yani kötü şeyler yaşamış eyvallah ama çok abartmış durumu. Hele sonda yaptıkları ile saçını başını yolasım geldi. Yine de nefret ettim diyemiyorum çünkü çok matrak kız. Bel altı söylemleri bile ilk defa komik geldi. Küfrederken güldürmesi takdire şayan.

Buna değinmişken en iyi yanı diliydi gerçekten de. Çok sıcak yazılmış, dediğim gibi küfürler bile çok espriliydi. Cinsellik kısmında bile ki ben normalde fuck buddy diye bir durumu hayatta sevmem. Ama burada her sözün ardında bir gülücük yatıyordu. Yani bence okuyucuda tebessüm oluşturmak için yazıldığı çok belli. O yüzden rahatsız olmadım çoğu yerde kahkaha krizine girdim.

Fan girl olmadım hiç olmayı da düşünmem. Aksine çok sevilenler nedense antipatik gelir ama biri için fan girl olursam bu Braden olur. Ben böyle bir karakter okumadım okuyamam da sanırım. Tarihi romanlarda belki karşıma çıktı yine çıkar ama günümüz aşk romanlarında hem böyle bir karakter hem böyle güzel bir kitap çıkmaz. Tadı damağımda kaldı. 

Tek eleştirim sanırım şu Virginia kısmı. Niye gittiler, ne yaptılar. Yani yeni bir yatak sahnesi için koca yolu tepmeye gerek yoktu. Çok üstü kapalı yazılacaksa sadece gidip gelindi yazılsa daha iyi olurmuş. Ama neyseki son bölüm kurtardı. Öyle bitseydi baya bir söverdim.

Ve kapanışı da şununla yapmak istiyorum. Adab-ı muaşeret zaten Adap Kuralları demek. Adab-ı muaşeret kuralları derseniz adap kuralları kuralları olur. Lütfen biraz daha dikkat :D Uyuzum biliyorum :P

Minicik bir not: Çok dönüyor etrafta bu kitap. Kesinlikle öyle bir şey yok. Hatta kendim bile almadım henüz ödünç aldım. Dex kitaplarında hayranı olduğum az kitap olduğu için başka anlamlar çıkmasın diye yazmak gereği duydum. Bu kitap her türlü kendini sevdirirdi ama Dex aracı olup bizlerle buluşturduğu için memnun oldum. Özellikle Dex Plus'un böyle bir çıkış yapması takip etmeme sebep olacak.

Daha da küçük bir not: Kimse üzerine alınmaz umarum. Kendi durumuma açıklık getirdim. Bu kız pek Dex sever değildi n'oldu denmesin diye (:


Değerlendirmeme gelirsek:

5 -  Bayıldım. Böylesi zor bulunur...


Alıntılar:


                                               “Sana numaramı vermeyeceğim.”                                                  Tekrar sırıttı. “İstemedim ki."


                                        “Bana bir şey anlatmak zorunda değilsin.”                                                                       Zoraki gülümsedim. “Sen benim kafayı kırmış olduğumu düşün yeter.”                     Braden gülümsedi. “Onu biliyorum zaten.”


İnsanların yaklaşmasına izin verirsen böyle olur işte. Hiçbir bok bilmedikleri halde seni anıdıklarını falan zannederler.


                                         “Ne bekliyorsun?” diye mırıldandım.                                                                            Soğuk bir gülümsemeyle cevap verdi. “Senin caymanı.”                                                          Sinirle pofladım. “Soyunduk herhalde burada, değil mi?”                           “Ne olmuş? Daha önce de soyunmuştun.”


                      Belimi biraz daha sıkı tuttu. “Craig seni öpmeye kalkarsa...”                     “Sen de onun dişlerini dökersin.” Gözlerimi devirerek başımı salladım. “Evet, evet, maço İskoç sinyalini aldım ben daha önce."


                                                  “Beni bırakıyor musun?”                                                      Üst dudağı kıvrıldı, geriye doğru bir adım daha atıp benden uzaklaşırken ifadesi acı verecek derecedeydi. “Zaten... hiç tutamamışım ki.”


Bazen bulutlar tüy gibi değildir. Bazen yüklüdürler ve kararırlar. Hayat bu işte. Olur böyle şeyler. Bu, hayatın çok korkunç olduğu anlamına gelmez ya da benim artık korkmadığım anlamına da gelmez ama artık gökyüzünün altında yanımda Braden’m durduğunu bildiğim sürece işler yolunda olacak. Yağmur yağacak ama birlikte ıslanacağız. Ki Braden’ı biraz tanıyorsam, bizi en kötüsünden korumak için mutlaka yanında devasa bir şemsiye olacaktır. Belirsiz de olsa böyle bir gelecekle baş edebilirim işte.


* * *

Joss geçmişte yaşadığı acıları bir kutuya kilitleyip her şeyi unutmak için Amerikadan iskoçyaya yerleşmişti ve şimdi yeni bir ev arıyordu.
Bulduğu ev Dublin Caddesindeki havalı binalardan birindeydi.
Yolda bir adamla karşılaştı.
Takım elbiseli, bronz tenli, çıldırtıcı İskoç aksanlı, maço tavırlı, seksi bakışlı Bradenla.
Joss, Bradenın her zaman kolunda taşıdığı Barbşe kılıklı kızlardan biri değildi, olmaya da hiç niyeti yoktu. 
Ama insan arzularına nereye kadar gem vurabilir? 
Kalbiniz başka, beyniniz başka şey söylüyorsa, hangisinin sözünü dinlesiniz?
Trajedi. Seks. Tutku. Kahkaha. Kıskançlık.




4 yorum:

  1. Spoi butonunu denedim açılan yazıyı okumadım ama :D
    kitabı okuduktan sonra özellikle girp tıklayacagım!
    Ne ara aldın de okudun tebrik ederim seni :) :)
    herneyse bu kitabı istiyorum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buton çalışıyor mu iyi bari ya, emin olamamıştım :D
      Çok hızlıyım dimi kahretmesin :P Tavsiye ederim bu kitabı herkes okusun topluca aşık olalım :D

      Sil
  2. bu yorumun üzerine en kısa sürede siparişimi veriyorum, eline, kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: