Salı, Ocak 28, 2014

Cora Carmack - İlk Defa (Alıntılar)


Çok güzel diyaloglar vardı. Baya da seçmişim zaten. Alıp almamak konusunda tereddüde düşenler için seçmecelerim :D

* * *

Havayı yumuşatan Rusty oldu. “Ee... o ensest oyun ne oldu bakalım?”
Gözlerimi devirdim. “Ensest falan değil, Rusty. Aralarında kan bağı yok.”
“Fark etmez,” diye omuz silkti. “Benim de üvey annem var ve bana asılsa korkudan altıma yaparım.”
Kelsey kahkaha attı. “Bu daha çok senin gay olmanla ilgili olabilir ama.”
“Üvey anneni biliyorum. İstediği zaman bana asılabilir, haberin olsun,” dedi Cade.

Annem küçükken bir arkadaşımla aramız bozulduğunda bana bazı ilişkilerin öylece bitebileceğini söylemişti. Tıpkı bir yıldız gibi göz alıcı, parlak bir şekilde yanarlar ve sonra özel herhangi bir neden olmaksızın ömürlerini tamamlarlar. Sönerler. 

“Gel buraya,” dedi, oturmak için doğrulurken Hamlet’i göğsünden alıp kucağına yerleştirerek. Tedbirielden bırakmadan biraz uzağına oturdum.
Hamlet’i göstererek, “Bunu nasıl başardın?” diye sordum. 
“Neyi?”
“Onu öyle tutmana nasıl izin verdi?”
“O bir dişi mi?” diye sordu.
“Evet ve herkesten nefret ediyor. Özellikle de benden.” 
“Kendi kedin senden nefret mi ediyor?”
“Aramızdaki sorunları aşmaya çalışıyoruz diyelim.”
Kahkaha attı. “Belki de ona bir erkek adı verdiğin için sana gücenmiştir.”

“Davet mi bekliyorsun?” diye sordum, kapının dışında dikilen Garrick’i süzerek. “Bana bir vampir olduğunu söyleyeceğin bölüm mü geldi?”
Kıkırdadı. “Hayır. Yemin ederim soluk tenimin tek nedeni İngiliz olmam.”

Söylediği gibi yaptım ve tişörtünün altından karın kaslarının çıkıntılarını hissettiğimde neredeyse anevrizma kurbanı olacaktım.

Konuşmak için yanımdan bir adım uzaklaştığında kapısının yanındaki duvara dayandım. Seks yapmak için yaratılmadığım açıkça görülüyordu. Bu durum Tanrı’nın bana rahibe olarak yaratıldığımı ima etme şekliydi. Seni rahibeler manastırına kapatmalı, gibi bir saçmalıktı sanırım.

“Evet. Pekâlâ, belki de bu durumda seni bir Acil Servis’e götürmeliyiz.”
“Ne? Hayır!”
Kelsey ne derdi? Sevişmek amacıyla dışarı çıkıp kendini Acil Servis’te bulmak. Şansıma tüküreyim.

“Bu yüzden beni öptün, değil mi? Siz Amerikalı kızlar, hepiniz aksana bayılıyor gibisiniz,” dedi.

“Aslında bu akşama kadar hiçbir kızla barda sohbet etmemiştim.”
Ağzım açılmıştı. “Gerçekten mi?” Bu nasıl mümkün olabilirdi? O muhteşem bir adamdı. Belki de tüm kızlar henüz o bara bile girmeden kendilerini önüne atıyorlardı ve o da bu yüzden hiçbir zaman içeri girmek için bile uğraşmamıştı.

Beynimin hangi devrelerinin yandığını bilmiyordum ama kendimi tekme tokat dövesim vardı. Bilincimi kaybedene kadar yüzümü yumruklamak istiyordum. Hemen sonrasında da büyük olasılıkla bir cesaret konuşmasına bile gerek duymadan hidroklorik asit havuzuna atlayabilirdim.

Sorun değil, mesajı verdiğini umduğum bir gülümsemeyle sözlerimi bitirdim. Ama aslında, Ben manyağın biriyim, zamanın varken arkana bakmadan kaç! gibi göründüğümden emindim.

Çünkü bazen hayat biraz müziğe ihtiyaç duyar.

"Eğer eline doğru olanı yapabileceği bir fırsat daha geçse yine aynı şeyleri yapardı diye düşünüyorum. Bu öykü yüz seferin doksan dokuzunda mutsuz sonuçlanacak olsa bile tek bir seferlik mutlu sonu yakalamak için yine değer.”

Bu işin kötü sonuçlanabileceği pek çok durum vardı. Ama yine de hayatımda ilk kez kendi hayatımı bir kitap sayfasında okuduğum bir karakterin öyküsünden daha ilginç buluyordum. Ve Tanrım, öykünün sonunu bilmek istiyor muydum acaba? 

3 yorum:

  1. İstiyorum bu kitabı, kısa zamanda almalıyım .))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alacaklar listenin en üstlerine ekle İnciii :D

      Sil
  2. Bloglunuzu Tanıtarak ve backlink sağlayarak hem seo açısından hemde hit açısından güzel bir platform oluşturduk. Hemen Sitenizi veya Blogunuzu tanıtın ! Yarışmaları kazanarak bedava reklam alabilirsiniz .

    Blog Tanitma http://blogtanitici.blogspot.com

    YanıtlaSil

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: