Orjinal Adı: Between Shades of Gray
GoodReads Puanı: 4.34
Türkçe Yayın: Delidolu
Sayfa Sayısı: 312
Çeviri: Nilay Kaya
Yorumum:
İspanyolca |
Hollandaca |
İşte Gri Gölgeler Arasında böyle bir kitaptı. Elimden bırakmakta zorlandığım, bitirince yüreğime oturan kara kara nasıl yorumlayacağım diye düşündüğüm bir kitap oldu. Ve itiraf ediyorum ki beni bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim. Tabi ki az çok beğeneceğimi tahmin etmiştim. Uzun süredir kitap okuyorsanız artık bir yerde neleri sevip sevmeyeceğinizi az çok tahmin edersiniz ve dil, çeviri ya da aldatıcı arka kapak yazısı yoksa muhtemelen de haklı çıkarsınız. Bazen de böyle tahminlerinizin çok üstünde çıkıp ters köşe yapabilir.
İtalyanca |
Dili ve anlatımı çok hoşuma gitti. Kitap bir günlük havasında yazılmış olsa da bu etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybettirmemiş. Öyle gerçekçi bir anlatımı vardı ki nereden geldiğini bile anlamadım derler ya tam öyleydi. Özellikle gerçeklere dayanması benim için daha etkileyiciydi.
İngilizce |
Farsça |
Kitapla ilgili tek eleştirim sonu. Benim için yetmedi. Tabi bir 300 daha okurdum ama keşke sonuna daha, daha fazla değinseydi.
Bir dizi tesadüf sonucu kitabı okuma fırsatı buldum. Deli Dolu yayınlarına kitabı inceleme için gönderdiklerinden dolayı ama her şeyden önce bu kitabı yayınladıkları için çok teşekkürler. Sanıyorum ki birkitabı daha var yazarın, umarım onu da okuma fırsatı buluruz.
Küçük bir okuyucu notu: İnceleme kelimesinden hiç hoşlanmıyorum ama ne denebilir yerine bilemiyorum. Her ne kadar inceleme için gönderilse de hiç bir durum isterse en yakınınız yazmış olsun etkilemedikten sonra etkileyemez. Ve bu kitap beni gerçekten etkilese de, hiç bir etki altında kalmadan bir şans vermenizi de can-ı gönülden isterim.
Puanım:
* * *
İnanç, sevgi ve umutla hayata tutunmak
İkinci Dünya Savaşı Yılları,
Stalin Rusyası,
Parçalanmış hayatlar...
"Bir insan hayatının bedeli nedir, hiç merak ettiniz mi?
O sabah, kardeşim Jonasın hayatı bir cep saati değerindeydi."
Litvanya tarihinin karanlık günlerinde insanların yaşam mücadelesini konu alan eser, erdem ve sevginin buluştuğu gerçek bir trajedinin öyküsünü, çarpıcı bir üslup ve olay örgüsüyle okuyucuya aktarıyor.
II. Dünya Savaşı yıllarında, Stalin Rusyasında yaşanan soykırımı, Sibirya sürgünlerini ve savaşın bilinmeyen yüzünü gün ışığına çıkaran bu duygu yüklü romanı okurken, bir birey olarak toplumsal varlığınızı sorgular halde buluyorsunuz kendinizi. Üstelik alışılagelmiş bir "ötekileştirme" yoluyla değil, içselleştirerek giriyorsunuz bu sürükleyici romanın etkisine.
1941 yılının ilkbaharında Lina, sanat okulunda öğrenim görmeye, ilk erkek arkadaşıyla buluşmaya ve sıcak yaz günlerine hazırlıyordu kendini. Fakat bu naif heyecanlar yerini endişeye, korkuya, mutsuzluğa bırakacaktı. Bir akşam Sovyet gizli polisinin evlerine baskın düzenlemesi üzerine annesi ve kardeşiyle Sibiryaya sürgün edilen ailesinden geriye, tıpkı evlerinde bıraktıkları cam kırıkları gibi paramparça olmuş hayatlar kaldı.
Lina aşkla bağlı olduğu babasını, gizli mesajlarla süslediği resimleriyle hapisteki mahkûmiyetinden kurtarabilir miydi? Güçlü sevgi bağları, tarihin tozlu sayfalarına gömülmeye yüz tutan hayatlarını sürdürmeye olan inançları ve umutları, Linanın ailesini yeniden bir araya getirmeye yeter miydi?
ABDli yazar Ruta Sepetysin, Litvanyadan henüz küçük bir çocukken kaçan babasının hayat hikâyesinden ilham alarak kaleme aldığı ilk romanı Gri Gölgeler Arasındayı okurken ürpereceksiniz.
İkinci Dünya Savaşı Yılları,
Stalin Rusyası,
Parçalanmış hayatlar...
"Bir insan hayatının bedeli nedir, hiç merak ettiniz mi?
O sabah, kardeşim Jonasın hayatı bir cep saati değerindeydi."
Litvanya tarihinin karanlık günlerinde insanların yaşam mücadelesini konu alan eser, erdem ve sevginin buluştuğu gerçek bir trajedinin öyküsünü, çarpıcı bir üslup ve olay örgüsüyle okuyucuya aktarıyor.
II. Dünya Savaşı yıllarında, Stalin Rusyasında yaşanan soykırımı, Sibirya sürgünlerini ve savaşın bilinmeyen yüzünü gün ışığına çıkaran bu duygu yüklü romanı okurken, bir birey olarak toplumsal varlığınızı sorgular halde buluyorsunuz kendinizi. Üstelik alışılagelmiş bir "ötekileştirme" yoluyla değil, içselleştirerek giriyorsunuz bu sürükleyici romanın etkisine.
1941 yılının ilkbaharında Lina, sanat okulunda öğrenim görmeye, ilk erkek arkadaşıyla buluşmaya ve sıcak yaz günlerine hazırlıyordu kendini. Fakat bu naif heyecanlar yerini endişeye, korkuya, mutsuzluğa bırakacaktı. Bir akşam Sovyet gizli polisinin evlerine baskın düzenlemesi üzerine annesi ve kardeşiyle Sibiryaya sürgün edilen ailesinden geriye, tıpkı evlerinde bıraktıkları cam kırıkları gibi paramparça olmuş hayatlar kaldı.
Lina aşkla bağlı olduğu babasını, gizli mesajlarla süslediği resimleriyle hapisteki mahkûmiyetinden kurtarabilir miydi? Güçlü sevgi bağları, tarihin tozlu sayfalarına gömülmeye yüz tutan hayatlarını sürdürmeye olan inançları ve umutları, Linanın ailesini yeniden bir araya getirmeye yeter miydi?
ABDli yazar Ruta Sepetysin, Litvanyadan henüz küçük bir çocukken kaçan babasının hayat hikâyesinden ilham alarak kaleme aldığı ilk romanı Gri Gölgeler Arasındayı okurken ürpereceksiniz.
Canım senin yorumların objektiftir, bilen bilir. Gönül rahatlığı ile okuma listeme alıyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler canım, umarım sende benim kadar seversin.
SilBu yorumdan sonra gel de okuma bu kitabı :) Ellerine sağlık canım :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim canım (: Zevklerimiz benzediği için beğenirsin diye düşünüyorum (:
Silsepetime attım bile senin yorumun geçer nottur
YanıtlaSilEllerine sağlık Pınar cım
Teşekkürler canım, umarım sende benim kadar seversin (:
Sil