Çarşamba, Mart 25, 2015

J. M. Darhower - Gözlerindeki Canavar || İnceleme

Künye
Orjinal Adı: Monster in His Eyes
Seri Bilgisi: Monster in His Eyes #1
GoodReads Puanı: 4.30
Türkçe Yayın: Yabancı Yayınları 
Sayfa Sayısı: 448
Çevirmen: Arzu Altınanıt
Puanım: 5/2

Satın almak için

Yorumum:

Gözlerindeki Canavar incelemesinden herkese merhaba.
Bu sefer yorum değil inceleme diyorum çünkü daha derine inmeyi düşünüyorum. Nasılsa okumayan çok az kişi kaldı, eh o küçük kesimde yorumlar sayesinde ne olup bittiğini öğrenmiş durumda. Yani uzun bir yorum olacağı ve spoiler barındıracağı konusunda uyarmalıyım sizi.

Öncelikle söylemem gerek şu ki, isteyenler birbirini bıçaklasın, bir daha tartışma adı altında yapılan bu reklam fırsatına kanmam. Bu kadar tartışılacak ne varmış diyerek başladığım kitabı zor bitirdim. Geçen vaktime üzüldüm açıkçası.

Gelelim kitapla ilgili noktalara. (Özellikle tartışma yaratan noktalara.)

Tecavüz tabii ki bunların en başında geliyor. Kendi adıma ben içerikte tecavüz olduğunu düşünmüyorum. Karissa'nın, "Nefes alamıyordum. Onu itmeye çalıştım. Sesim çıkmadı. bana tecavüz ederken..." cümleleri olmasına rağmen. Sonuçta kız da bu durumdan memnun kalıyorsa bu eyleme tecavüz demek doğru gelmiyor bana. En fazla akılsız bir kız olduğu düşüncesindeyim. Ki normal olmadığını kendisi de kabul ediyor zaten.
Bu durumdan hoşlandım mı? Tabii ki hayır. Zaten en başında, durup dururken güvenli kelimeden bahsetmelerine de şaşırdım. Bu durumla ilgili cehaletim ortada ama ben de okuduklarıma nazaran düşündüm. Niye bir insan henüz bir şey görmemişken güvenli kelimeden bahseder ki? Naz'ın seviyorsan şunu yaparsın talepleri de ayrıca komikti belirtmeden olmaz. Ben daha çok, "Elini bir daha kullanmak istiyorsan hemen çekersin," tarzında bir tip olduğumdandır ki hiç hoş gelmedi.

Ki bu da beni diğer probleme getirdi. Darhower, karakteri canavar yazmaya o kadar kafayı takmış ki, alt yapısını oluşturmamış. Sanırım, "Naz, canavar, Naz, canavar, Naz, cana..." diye düşünmekten, karakteri canavar gibi anlatmayı unutmuş. Yani sadece Karissa gözünden canavar olduğu ilan edilmiş ve buna inanmamız beklenmiş. Eh ben inanmadım, açık ve net. Zaten her sayfada kahkaha atan bir adam, sadece kızı sertçe beceriyor diye canavar oluyorsa vay halimize. Ah evet bir de siyah eldivenleri var. Off ne ürkütücü, adamdan canavarlık akıyor...

Açıkçası Linda'nın Simon'u, Naz'dan daha canavardı bana kalırsa. Adam ruhu alınmış gibi değil, direkt ruhsuz doğmuş gibiydi. (Naz sonradan böyle olduğu için) Belki de öyle bir karakter okuduğum için yedirilmeye çalışan bu karakteri yemedim. Bana canavar gibi gelmedi.

Diğer konu ise yaş. Bence en büyük problem bu. Her ne kadar kız 19 yaşında deseler de, 18 yaşında. Kitabın sonlarına doğru 19'a basmış olabilir ama ben kitaba başladığı yaşa bakarım. Yani 15'inde başlasa ve 5 yılı anlatsa kızı 20 mi kabul edecektik? Tabii ki hayır.

Dediğim gibi ben yaş farkından hiç hoşlanmadım. Hatta nefret ettim. Hikayeye yoğunlaşamadım. Üstelik şu yataktaki sertliği olmasa ve kadın karakter yaşına uygun olsa Naz'ı sevebilirdim diye düşündüm ama o lanet olası 20 yaş kafamdan çıkmadı. Ben takıyorum, kimse takmak zorunda değil. Ama kimse bana bu yaş farkı ülkemizde normal demesin! O zaman zıvanadan çıkıyorum işte!

İsmi lazım değil bir yazar, küçücük bir kızı yazdığında da aynı muhabbet olmuştu. Ve yine aynı savunma vardı. Ülkemizde normal . Hayır efendim normal değil. Ülkemizde var evet ama normal  değil. Bir ülkenin kanayan yarası nasıl normal olabilir? "Kurgu" diye diye, sanırım ülke şartlarını da bu kurguya dahil ettiniz. Naz ve Karissa gibiler ile bizim durumumuzu karıştırmayın. Tabii ki bizde de aşk evliliği yapanlar var ama büyük resme bakın küçüğe değil. Yaş farkını normal karşılıyorsunuz diye tuhaf savunma mekanizmaları geliştirip, bizi inandırmaya çalışmayın. ben takılmıyorum demeniz yeterli. Aksi olunca o zaman sinirleniyorum.

Umarım ne demek istediğimi anlatabildim. Tabii ki kız 18 yaşında olduğundan yasal olmayan bir durum yok ama ben yaş farkını sevmiyorum. Zaten Karissa bile babam yaşındasın diyor, ben daha ne diyim. Ama gidip de başka yerlere çekmiyorum, siz de lütfen konuşurken biraz mantıklı olun.

Bunlar dışında da sevmediğim bolca şey vardı. İlişkileri sevmedim, Naz'ı pek sevmedim. O kadar çok bahsedildi ki, adamın gözümde devleşmesini bekledim. Ancak; aşkım demesi, kıza elbise alması, kahkaha atan bir karakter olması ve kızı sertçe becermesi dışında nesi vardı bu karakterin? Ki son madde bir artı değil, aksine gözümde eksi.

Çeviriye gelirsek. Çoğu yeri atlayarak okuduğum için pek bir şey anlamadım. Bana aşırı sıkıcı geldi kitap. Ancak şunu diyebilirim ki bir kitapta bu kadar çok noktalı virgülün işi nedir? Yani her noktalı virgül için kenara 1 lira koysaydım, şu an kendime güzel bir kitap ziyafeti çekerdim. Zira 7-8 kitaplık toplanırdı. Ben en çok buna takıldım. Ki kelime hataları da vardı ama onlara değinmeyeceğim artık. Son okuma vs yapılmadığı belli. Bir yerine bit falan yazıyordu. Sonlara doğru hepten arttı hatalar, demek ki okuyanlar kendini fazla kaptırmış.
Kendime dikkatli bir okur derken noktalamalara dikkat etmemem imkansız. Ki beni tanıyan bilir aşırı derecede ederim.

Sonuç itibariyle kitabı bitirdiğimde hissettiğim şey, suyu avuçlamak gibi oldu. Suyu tutamadım, sadece elimde bir ıslaklık kaldı. Altı doldurulmamış bir karakter, sıkıcı bir olaylar dizisi, boşuna uzatılmış bir 450 sayfa. O kadar atlayarak okudum ama yine de fazla uzun sürdü okumak. Çok kötü de değildi ama kabul etmeli. Arada bir kaç güzel esprisi vardı. Ki ben olsam Naz'ı canavar yapmaya kafayı takacağıma, normal bir karakter yaparak giderdim üstüne. Çünkü ciddi anlamda potansiyeli olduğunu düşünüyorum.

Ve son olarak şunu da söylemezsem olmaz. Tamam kiminle evlendiğimizi biliyoruz da bari gerdeğe bir şeyler kalsaydı. Güvenli kelimeden tutun da Naz'ın neyin peşinde olduğuna kadar her şeyi bilerek başladım kitaba. Sadece olayların geçiş zamanını bilmiyormuşum. Yanii nasılsa tartışma çıktı diyerek herkes spoilerin dibine vurmuş, okurken bir sürprizi kalmadı. Yorumun başında uyarıda bulunanları tenzih ediyorum tabii ki.

Uzunn yorumumu okumaktan sıkılanlar için özeti şudur ki; beğenmedim. Daha efsanevi karakterler, daha karanlık tipler okudum. Abartılacak bir yanını göremedim. Sonlara kadar da görmeyi bekledim aslında, dediğim gibi potansiyeli vardı çünkü. Devamını hiç merak etmediğim, bittiğinde -sonunda bitti bee diyerek- derin bir oh çektiğim kitaplardan biri oldu.


* Argo kelimeler için kusura bakmayın. Nasılsa kitapta gani gani fazlası olduğundan takılmazsınız diye umuyorum ;)

19 yorum:

  1. Oh bee, sonunda bu kitap ile ilgili benimle aynı fikirde olan birisi! Sadece bir çok blogda ismi geçtiği için okuduğum ama okuduğuma pişman olduğum bir kitap. Sırf bitirmek için bitirdiğim bir kitap. Yazar kadın karakteri o kadar salak, o kadar saf yapmış ki direk sinir oldum. Bir linda hayranı olarak güçlü, akıllı, zeki ve sert kadın karakterlerini seven birisi olarak da sinir olmuş olabilirim. Ancak bu kadın karaktere sinir olmamak da elde değil. Hele ki acep ne iş yapar bu adam sorgulaması yok mu? Direk ee yuh artık dedim. Spoler vermek gibi oldu mu bilmem ama adamın yaptığı bir çok eylemden bunu çıkaramayacak kadar salak bir kadın karakteri. Buna rağmen de ayran budalası tavırlar.
    Senin yorumla çıkardığım sonuç bir çok kitapta olduğu gibi bu kitapta da aynı zevkleri paylaştığımız oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı düşüncelere sahip birini görmekten ben de çok sevindim. Kızın salaklıkları beni de çok rahatsız etti. Bir insan, bu değirmenin suyu nereden geliyor demez mi ya. Tutturmuş o kötü biri değil. 450 sayfa yazılmış ama sadece sınavlardan gezip tozmaktan bahsedilmiş. Ve ben de bir Linda hayranıyım. Bizim sevmememiz çok normal sanırım. Onun en saf karakteri bile Karissa yanında cingöz kalır.
      En azından bu kadar uzun olmasaydı keşke değil mi? Eziyet bu kadar uzun sürmezdi :/

      Sil
  2. İşte objektif bir yorum. Yorumuna baştan sona katılıyorum. Sadece tecavüz yeri hariç. Ben o bölümü okurken neredeyse kendim nefes alamıyor gibi hissettim. Çok tiksindim, aşırı rahatsız oldum. Belki bdsm olaylarını hiç hiç sevmediğim için bana direk tecavüz gibi geldi bilemem. Ama kızın baya korktuğunu hatırlıyorum o kısımda. Yoksa korkan ben miydim? :D

    Her neyse. Sonuçta popüler romanlardan hatta güncel tüm kitaplardan uzaklaşmama sebep olan bir sürü kitap oldu son zamanlarda. Artık eski kitapları çıkartacağım o küflü sandıklardan. :P Okunmayan popüler olmayan fantastik edebiyatına dalış yapacağım ve bir daha da çıkmayacağım. :D Şu dönemin fantastik kitapları bile çığırından çıkıyor zaman zaman. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki sahnede de aynı şekilde düşündüm ama fikrimi değiştiren yine yazar oldu. Kızın bundan zevk almasından hatta normal olmadığını kabul etmesinden sonra o gözle göremedim. Belki engellemeye çalıştım, sesimi çıkartmaya çalıştım falan deseydi daha kesin bir sonuca varırdım. Çünkü tecavüz geçen kitaplar okuduğumda daha farklı şeyler gördüm ve gerçekten içim çıka çıka ağlamıştım. Yapılan eylemi tabii ki doğru bulmuyorum ama burada kararı vermemi sağlayan kızdı. Böyle aptal bir karakter, bu hareketten bile zevk alabiliyorsa tecavüz diyemem. Bunları yaşayanları, gerek kitaplar gerekse gerçekte neler yaşadığını takip ediyoruz. Kimse böyle laylaylom karşılamıyor.
      Ama ben hazırlıklıydım. Bence o da etkili oldu. Direkt bunları okusaydım nefesim kesilirdi senin gibi.

      Aynı durum bende de var. Çok sevdiğim yazarlar dışında kesinlikle sıcak bakamıyorum artık :/ Kendi ülkesinde bu kadar haber olmayan kitaplar bizde satıyor sayelerinde, ve bir çoğu da boş çıkıyor. Bu sondu ama :D Aklım başıma geç de olsa geldi :D

      Sil
  3. Yazmışsın yorumunu sonunda!!! :D
    Kitabı okumadım daha ama sırf şu konuları merak ettiğim için okuyacağım bende.
    Bayağı tartışma oldu ama itiraf etmek gerek iyi reklamı yaıldı bu sayede. :D
    Kitabı okumak istemeyenler bile sırf neymiş bu kadar olay olan diye okumak istiyor ki bende onlardan biriyim.
    Hemen hemen fikirlerimiz uyuştuğu için seninle aynı düşünürüm sanırım bende.

    Bdsm şeylerine pek takmıyorum sonuçta seninde dediğin gibi kız zevk alıyorsa bu kendi aptallığı,maalesef okuduğum bir iki kitapta da vardı bu olay ama kitap genel olarak güzeldi. *-*
    Benim taktığım nokta kızın yaşı.Yani kız 25 yaşında olur, adam 45 yaşında olur,bir nebze anlarım ama 18 yaşındaki kız için reşit artık istediği kişiyle beraber olur mantığını ters buluyorum,her ne kadar kurgu da olsa.Ki sende çok güzel bir noktaya değinmişsin.Maalesef ülkemizin düzeltemediği sorunlardan biri,normal olamaz. -_-

    Bu arada Simon kimmiş bakim!!! :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, ancak bitti ya kitap :D Ve aynen ben de o sebeple okudum :D Zaten ablam beğenmediği için okumayı düşünmüyordum ama bakalım neymiş bu kitap diyerek başladım :(

      Aynen aynen. Gerçi ben her halükarda 20 yaş farkı çok görüyorum. İkisi de aynı yaş aralığında olacak :D Hani 20'ye 29 falan bile olabilir ama öteki türlü ıııh olmuyor. Tabii ki reşit olması işi çözmüyor ama yasal açıdan bakarsan illegal bir durum yok onu demek istedim. Devlet'in izin vermesi doğru kılmaz tabii bu duruma bana göre. Kurguyu oluşturmak için bu yaş farkı gerekiyor olabilir ama böyle de bana uymuyor :D

      Kara Melek'i de okumalısın :D Linda'nın en psiko karakteri olur Simon :D

      Sil
    2. Olsun en azından okudunda beğenmedin.Okumadın hakkında bilgin yok,o yüzden böyle konuşuyorsun demesinler. :D

      Ya ben seviyorum aslında bunu ama abartı olmayacak şekilde yaş farkı olabilir.Burada durum bence farklı,18 yaşında bir kız ya da erkek farketmez reşit olabilir ama benim gözümde hala çocuk sayılır ki hangimiz öyle değiliz ki?Kimin 18 yaşındaki hali bu kitaptaki karakter gibiydi.Maalesef kurgu da olsa birazcık gerçeği yansıtmalı.Aaa bu kurgu zaten istedğimi yazarım mantığı bazen ters tepebiliyor.

      Hmm merak ettim şimdi. :D

      Sil
    3. Yok onu diyemezler işte :D Okudum, beğenmedim :D

      Ben de hepten ters tepiyor :D Ben bu yaşımda 20 yaş büyük birini düşünemiyorum yahu 18deyken daha başımda kavak yelleri esiyordu :D Normal karşılayan böyle izdivaçlar yapabilir ama kurgu deyip sıyrılamayız içinden bence :D

      Sil
    4. Ya kurguda pek matah bişey değil açıkçası. Hani Dönem romanlarında da çok sık karşılaşıyoruz, düşmanının kızına kardeşine aşık olan karakterlere. Yok mu öylesi sanki? Aynı konu günümüz romanıyla çıkınca karşımıza neden benzersiz bir kurgu oldu anlamadım?

      Ha birde kurgu böyle gerektiriyor diye bi kaide yok. Yaparsın kızı olayın geçtiği zaman da 4 yada 5 yaşlarında. Çocukluğunda geçtiği içinde olay hatırlamaz olur biter. En azından yaş farkı daha da azalır. Yapılamayacak şey mi sanki? Bana kalırsa kitabın içinde olay cümlelerde yoktu. Hani hiç kitap okumadım desem beğeneceğim ama standart şeyler. Sert cümleler, taviz vermez laflar, tüm param malım mülküm senin konuşmaları. İşte ne istersen alırım, benim olan her şey senin, seni hiç bir yere göndermem vs. Yaa illaki başka kitaplarda da benzer cümleler geçiyor. Bi derinliği olmayan bir kitap işte.

      Sil
    5. Kelimesi kelimesine katılıyorum. Daha dudak uçuklatan, heyecanlandıran kitaplar okuduk. Kurgu çok değişik gelmedi bana. Biz de bile var böylesi.

      Çok haklısın. Ayrıca adamla babası da yaşıt olmak zorunda değildi. İnsanlar illa yaşıtlarıyla arkadaş olmuyor ki. Babası 30 olurdu Naz yine 20. Kızla yaş farkı da azalırdı.
      1-2 güzel cümlesi ve esprili yeri vardı kabul ediyorum ama onu da alıntılarda çokça gördüm kendi adıma.
      Bu yazdığın daha çok özetleyen bir yorum olmuş aslında. Kısa ve öz, aynen düşündüklerimi yazmışsın.

      Sil
    6. Ha bir de şu var, o dönem kızın annesini tanımıyor olsa neyse. Sonuçta kadını tanıyor ve her halükarda onu bulduğunda kızı da bulacak. Yani o dönem Karissa'nın doğmuş olup olmaması kurguyu pek etkilemiyor. Vs vs. Hani kurgu diyorlar ya. Üstüne bin tane şey yazılabilir. Dediğin gibi kitap okumayan insanlar değiliz. Bir kurgu nasıl şekle sokulabilir biliyoruz çok şükür.

      Sil
  4. Bu kitabı ben de acayip merak ediyordum okuduğum onca yorumdan sonra. Ama senin yorumdan sonra iyi ki bu derece meşgulmuşum de okumaya vaktim olmamış diyorum. Maalesef abartılı yorumlar bu derece nesi var algısı oluştursa da uzun vadede test edip onayladım ki bu derece abartılıysa içi boştur :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle oluyor canım. İyi kitaplara reklam yapsalar keşke bu kadar bari reklama değmiş deriz dimi :D

      Sil
  5. Uzun ve açıklayıcı bir yorum olmuş, teşekkürler.
    Kitabı henüz okumadım ama yorumunu okurken "güler misin ağlar mısın" durumuna düştüm. Anlattıklarına bakılırsa bu adamın neden bu kadar abartıldığını da anlamadım. Tamam bad-boy merakı var biz Türk milletinde ama bu kadar abartılmasını anlayamıyorum :D Yaş konusunda yaptığın açıklamaya da katılıyorum. Ben onaylamıyorum bu durumu, midesi olan seven varsa da bir şey diyemem, renkler zevkler tartışılmaz sonuçta :D Kitabı okur muyum okumaz mıyım bilmiyorum ama ufukta okuyacağım gibi görünmüyor :) Objektif ve açıklayıcı yorumun için bir kez daha teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim beğendiğin için (:
      Ya aslında 1-2 hoştu ama artık bad-boy kabak tadı vermeye başladı. Ki daha ziyade olmaya çalışıp ama olamamış gibi geldi bana.
      Vaktin varsa belki okursun. Ama ben baya pişman oldum, oldukça da uzun, geçen vakit az buz değil :/
      Ben teşekkür ederim (:

      Sil
  6. sipoiler yememek için kendimle savaş verdim :D kara meleği mi gördüm ben orada??
    Hayatımda okudugum en değişik kitaplardan biriydi.Bu kitaba gelirsek yorumlarını okuyunca ertelediğim kitabı daha erken okumaya karar verdim.Bol ses getiren kitabı bir de ben okuyayım bakalım neler yazıyormuş.aslında kitaba göz attığımda ben Naz'ın kibar olduğu yere denk geldim sanırım baya yemek yiyorlardı :D gerçi bir sahneye daha denk geldim trafik ışıkları tarzında öhöm :D neyse okuyalım bakalım :)) bayadır bloglarda yorum okuyamamıştım iyi oldu buu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahaha sende de ters etki mi yaptı :D Oku bakalım ne düşüneceksin. Trafik ışıkları ha güzelmiş :D

      Sil
  7. Reklamın iyisi kötüsü yoktur derler işte durum aynen bu. Günümüz gençliğine empoze edilen bu. Yaşlı olsa bile zenginse önemli değil yeter ki ona bir şeyler alsın, gezdirsin, pohpohlasın gerisi boş. Hatta tipi bile önemli değil. (Ali Ağaoğlu örneği) Gözlemlediğim kadarıyla (istisnalar tabiki var) etraftaki 16-18 civarı gençlerde geleceklerinde ne yazıkki eğitim birinci sırada yer almıyor. Kendi başlarına dimdik ayakları üzerinde durmak da yok. Bence o yüzden bu kitap o kadar tutuldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Yaşı daha büyük olanlar farklı davranabilecekken bu furyaya katıldığından, gençlerin saydığınız unsurlara yönelmesi çok, çok zor. Hiçbir zaman ağır edebi eserler okuduğumu savunmadım ama bir kitap okuduğumda insan olarak kişiliğime katkısı olması gerektiğine inandığım kitapları okumaya çalışırım. En azından böyle -tamamen bana göre- sapkın olan durumları olan kitapları beğeneceğimi düşünmüyorum. İnsanların neden beğendiğini de çözebilmiş değilim. Ayağını masaya çarpsa ortalığı ayağa kaldıracak insanların, ayıla bayıla okudukları bu kitaptaki olayları yaşasalar, korkudan baygınlık geçireceklerini de düşünüyorum. Reklamın iyisi kötüsü var aslında ama işte bizim gibilere yansıyor o kötü taraf.

      Sil

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: