Savaş denen, insanlığa ve insana karşıt o kötücül günahın iki büyük düşmanı olmuştur: kadınlar ve çocuklar. Savaşın en acı, en alçak kısımlarını hep onlar tatmıştır. 2. Dünya Savaşı sürerken ve hatta bittikten sonra, bu acıyı kadınlara, çocuklara, cephe gerisindeki insanlara misli misli yaşatmıştır.
Petra Mitchell, savaşı hem bir çocuk hem de bir kadın olarak deneyimlemiş, bütün bu acıları boynuna asılı bir kolye gibi taşımış Alman bir kadın. Kendi deyimiyle "kuşatma çocukları" olarak başladığı hayatına uzun bir süre "piç" olarak devam etmiştir. Ömrünün kalanını, babasını bulmaya, gerçeği aramaya adamış olan Mitchell, Dokuz Mektup, Üç Fotoğraf, Bir İsim kitabında bu süreçte yaşadığı acıları, babasına kavuşma serüvenini ve savaşın karanlık günlerini anlatıyor. Yaşadığımız şu çağda dahi kadın olmanın zorlukları ortadayken, Mitchell, bir yüzyıl geriden, büyük savaşın gölgesinden bugüne sesleniyor."Kendime artık bu son hamle dedim. Saatler sonra babamı tanıyacağım. Saatler sonra adsızlıktan çıkıp tam olacağım. Piç sözünü hayatımdan atacağım ve toplumun tam bir üyesi olacağım. Bir daha hiçbir zaman aynaya bakıp "Ben kimim?" diye sormayacağım."
(Tanıtım Bülteninden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: