Cuma, Ağustos 01, 2014

Az İçimi Dökeyim (:

Geçenlerde The Reading Lady blogunun sahibesi Onur ablanın Sevdiğim Fantastik Seriler videosunu izlerken, Karen Marie Moning çevirisi hakkında eleştirilerini dinledim. Seriyi henüz okumadım ama genel olarak yorumlar ve onun örnek vererek bahsettiği durumlar dolayısıyla baya bir soğudum aslında. Şu duruma bakınca bir kitabın en önemli unsurunun kapağından, isminden ya da cisminden ziyade çevirisi olduğunu bir kez daha anladım. Kötü, çok kötü bir durum. 

Videoyu izledikten bir gün sonra elime aldığım bir kitapta ufakta olsa benzer bir sorun yaşadım. Ama ona geçmeden önce kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Blogu az çok takip ediyor ya da gözünüz ilişiyorsa artık biliyorsunuz ki ben seçici bir insanım. Bazıları buna eleştirel diyebilir tabi kendi tercihleri. Ancak hayatımın her alanında olduğu gibi kitaplar konusunda da seçici olmaktan gurur duyuyorum. Bu bana elimi attığım her işe gönlümü ortaya koyduğumu hatırlatıyor. Yemeklerimde, arkadaşlarımda, girdiğim ortamlarda olduğu gibi sevdiğim kitaplar konusunda da özenli olduğumu düşünüyorum. Kitap okumak insana çok şey kazandırır, kazançlarımı iyi hesaplıyorum kendimce. 
Ancak bazı özensiz işler cidden sinirime dokunuyor. Hem de öyle büyük büyük olanlar değil en ufağı bile. 

İşte bu da beni en son okuduğum kitaplardan olan Ah Şu Kalbim'e getiriyor. 
Kapağı açtığım an çevirmeni görünce bir durakladım açıkçası. Çünkü en son Susan Mallery'nin aşkın Peşinde çevirisini okumuş ve rahatsız olmuştum. 25 yaşında birini 20 yaşında -hem de 2 yerde ve kafasına göre- yazınca dayanamayıp facebook'a bile yazmıştım. Böyle önemsiz görünen detaylar beni gerçekten etkiliyor. Çünkü bu özensiz işin bir kanıtı bence. O yüzden başlarken bir tereddüdüm vardı. Ve bir sonraki sayfada yazarın okuyuculara notunu görünce yanılmadığımı anladım. 


Yukarıda resmini de ekledim sizin için. Hatta üstünü çizdim, takıldığım noktayı görmeniz için. SEP okumayanlar belki durumu anlamaz ama okuyanlara sorarım. O Sen Olmalıydın ve Sadece Benim Bebeğim ismiyle kitap okudunuz mu? O kitapları demiyorum o isimle diyorum. Açıkçası ben okumadım ve 2 dakika sayfaya öyle baktım durdum. 
Cidden benim mantığım bunu almıyor. Bir serinin taaaa 5. kitabı çevriliyor. Hiç mi acaba ben bu kitabı çeviriyorum, öncekiler kesin çevrilmiştir bir GoodReads'a bakayım bunlar hangi isimle basılmış demez bir çevirmen. Orası olmazsa bir okuoku bir idefix ziyaret edilmez. Bu kadar zor mu bunu yapmak? Hadi bunu yapmak gerçekten zor geldi diyelim ve sadece kitabın arka kapağını ziyaret edelim...


Gördüğünüz gibi çok uzağa değil arka kapağa bakmak bile yeterli. O Sen Olmalıydın ve Sadece Benim Bebeğim isimli kitaplar göremediğimiz gibi, orijinal ismiyle birebir çevrilen 1. kitap olan It Had to Be You'nun Aşkta İlk Çeyrek, 3. kitap olan Nobody's Baby But Mine'ın Sensiz Olmaz olarak çevrildiğini rahatlıkla görüyoruz. 
Tabi ki çevirmen bunu çevirirken görmüyor. Hımm peki editörümüz bu durumda ne yapıyor o ayrı bir merak konusu. 

Şimdi bu takıldığım şeyler için buna mı takıldın yani diyebilirsiniz. Gerçekten de takıldım. Çeviri iyidir kötüdür bilemem. İmla hataları vs yoktu. Akmadı orası ayrı ama orijinal dilinde okumadığım için laf söylemek bana düşmez ama bu tarz bariz hatalar beni çileden çıkarıyor. Neden mi?

Çünkü bundan daha çok uğraş veren insanlar var. Eminim ki listenizde bir sürü blogger vardır. Ve bu bloggerlar arasında kitapları yorumlarken gerçekten emek harcayanlar vardır. Seri adı, orijinal adı, çevirmeni, satın alabileceğiniz siteler gibi bir sürü uğraş veriyorlar, üstelik henüz yoruma başlamadan. Ve bunları her yorumda tekrarlıyorlar. Ee peki bunu gönüllü yaptığı halde bunca özeni gösteren insanlar varken, para alarak bu işi yapan kişilerin bu kadar özensiz olması normal mi? 

Ki buradan çevirmene yüklendiğim zannedilmesin. Onu anlayışla karşılamaya çalışıyorum, sonuçta ben çevirdiğime bakarım diyebilir ama edisyon aşaması ya da son okuması sırasında hiç mi biz böyle kitaplar mı çıkardık demez insanlar. 

Sonuç olarak siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama benim beklediğim atla deve değil sadece biraz özen. En azından böyle bariz hatalar yapmayacak şekilde özen. Bazı yayıncıların kitabı edisyona bile gönderdiğinden şüpheliyim ancak çok güzel kitaplar çıkararak ama aynı üstüne 25-30 lira etiket fiyatı koyan yerlerden bu özeni beklemenin hakkımız olduğuna da inanıyorum. 

Bu uzun yazıyı okuma zahmetine katlandıysanız da çok teşekkürler (:

12 yorum:

  1. Çok fazla yayınevi var ve artık takip etmek gerçekten zorlaştı ancak pegasus yayınlarının çok özenli olduğunu düşünürdüm. Bunu görünceye kadar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı sizin gibi düşünüyorum. Serileri sıralı çıkaran, çeviriye bir çok yerden birazcık da olsa daha fazla özen gösteren bir yayıncı olarak görmüşümdür hep ama bu kadar bariz bir hata o düşünceleri sorgulamama sebep oldu. Umarım ki bir daha bu tarz hatalar yapmazlar.

      Sil
    2. belki de kitabı önemsemedikleri için böyle olmuştur. Çok şaşırdım hakkaten. Ancak çok güzel ve dokunaklı bir yazı olmuş.Ellerinize sağlık

      Sil
    3. Teşekkür ederim, ayrıca okuma nezaketini gösterdiğiniz içinde.

      Sil
  2. Kitabi bilmem ama 'okuyucu notu' google translate eseri gibi duruyor. Pegasus'tan beklemezdim.
    Ki bunlar küçük hatalar değil. Bir kitaba 20 lira veriyorsak, kacagini değil orijinalini aliyorsak, calisanlara ve yazara saygimizdandir. Anlasilan bu kitapta ne editör ve tercüman var.
    Sonuna kadar hak veriyorum sana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız. Bizim gösterdiğimiz hassasiyeti göstermiyorlar. Umarım bu konuları okuyucular daha fazla dile getirir ve böyle durumlarla karşılaşmayız.

      Sil
  3. Bazı yayınevlerinin editör çalıştırmadığını düşünüyorum ben açıkçası. Çoğu kitapta bu sorunlarla karşılaşıyorum. Hele seri tamamlanmadan yayınevi değiştirirse vay halimize! Çeviri metni gelir gelmez baskıya yolluyorlar sanırım sonra da uçuk fiyatlarla satışa sunuyorlar. Kapağıyla göz dolduran çoğu kitabın içi fos çıkıyor. Harika yazarların kitaplarında böyle sorunlar varsa hele sinir oluyorum! Ya insan bunu okuyuculara sunmadan önce hiç mi okumaz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arkadaşlarımla bunun üzerine çok konuşuyoruz ve inanın bizde aynı düşüncedeyiz. Artık künyedeki editör isminin sadece boş kalmasın diye yazıldığını düşünüyorum. Sanıyorum ki okumuyorlar çıkardıkları kitapları, yoksa bunları görmemek ya da görüp de müdahale etmemek imkansız geliyor bana.

      Sil
  4. K.M. Moning kitabı için diyorum: Hangi çevirmen, hangi editör bilmiyorum ve kitabı da okumadım ama çok merak ettim. İlk defa burada da duymuyorum tabii bu konuyu. Şöyle hatalı bulduğunuz bölümleri yazsanız ya da fotoğraf çekip koysanız da okusak. = )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onur abla yer vermişti sanırım (: Hatta bir yerde Barrons alem buysa kral benim gibi bir şey diyormuş, hala gülüyorum :D

      Sil
    2. Mahsun Kırmızıgül değil miydi o? Hahaha! Bir de "benim" yerine "benem" dediğini düşününce! = ))

      Sil
    3. Onu da yazsa tam olurmuş aslında :D

      Sil

Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: