Yeni sezon dizilerinin dökülmeye başladığı şu günlerde harıl harıl dizi izliyorum. Açıkçası bundan daha verimli bir sezon görmüş müydüm bilmiyorum. Bir sürü dizi başladı ve neyse ki çoğu da izleyebileceğim yapımlar. Daha önceki yıllarda çoğu diziyi izleyememiştim. İzleyemedim derken şaka yapmıyorum daha ilk bölümde falan yarım bıraktıklarım olmuştu. Bu sezon ise sadece bir diziyi yarım bıraktım -şimdilik- O yüzden bende bu güzel diziler hakkında yazı yazmak istedim.
The Flash: Cw, bir başka Dc evreni kahramanı olan Flash'ın dizi çalışmalarına başladı. DC elemanlarından Geoff Johns’un yazacağı ve iki Arrow yaratıcısının -Andrew Kreisberg ve Greg Berlanti- da yer alacağı, Central City Flash’ine odaklanan projeye kanal tarafından hız verilmiş durumda.
Dizi, Central City Polis Birimi’nin adli laboratuarının bir üyesi olan ve günlerini suçluların arkalarında bıraktıkları ipuçlarını toplamakla, daha teatral lezzeti olan kötü adamları ise süper hızını ve kırmızı tulumunu kullanarak yakalamakla geçiren Barry Allen'ın yaşadığı maceraları konu alacak. Flash haftalık formatta kullanılacak konuya ve kötü adamlara sahip olacak.
Arrow'dan bildiğim(iz) Barry Allen'in dizisi sonunda geçen hafta başladı. Tabi ki fazla vakit kaybetmeden izledim. Flash hikayesini bilmem. Sadece böyle bir süper kahraman olduğunu biliyordum. Ancak Arrow'da 2 bölüm izlediğim içim oldukça aşinaydım. Işık hızında adam falan filan. Zaten konuyu biliyorsunuz.
Sadece iki bölümü izledik ancak ben sevdim. Her ne kadar dizide dediği gibi Barry kaslı maslı bir çocuk olmasa da oldukça sevimli. Sempatik bir tipi var. O yüzden ayrıca sevdim (:
Yer yer Arrow'la da paslaşacaklar sanırım ki ilk bölümde Oliver'ı görmek güzeldi. Hemen ertesi gün Arrow'da başladı zaten -bu arada onu da izledim- Seviyorum böyle kardeş dizileri. CSI'ların içinde paslaştığı bölümler çok hoşuma giderdi mesela.
Yani kısaca Flash'ı sevdim. Devam edeceğim dizilerden olacak (:
Manhattan Love Story: Bu romantik komedide, kahramanların iç seslerinden aynı olayları kadının ve erkeğin bakış açısıyla dinleyeceğiz.
Bu sezonun mehhh dediğim dizilerinden. Açıkçası konusu ne, bu karakterler neyin peşinde anlamadım. Sürekli konuşan iç sesler (iç sesimi kendi sesi mi anlaşılmayacak ölçüde) nasıl tipler olduğunu çözemediğim karakterleri falan olan tuhaf bir dizi. Gerçekten tuhaflar. Mesela Dana rolündeki Analeigh Tipton gerçekten böyle mi yoksa rol mü yapıyor anlayamıyorum. Rol ise bravo. Ancak izlerken içim bayılıyor. Durun sarhoşum düşeceğim der gibi ağır hareketler, mıymıntı konuşmalar, espri olduğunu tahmin ettiğim kelime öbekleri falan. Cidden tuhaf yani öyle böyle değil. 3 bölüm izledim hatta acaba ilk bölüm havamda mı değilim dedim ama sanırım Dana'nın ağır vasıta hallerini ve şu susmayan ve açıkçası komik olduğunu zanneden iç seslere ne kadar katlanabilirim bilmiyorum. Pek umut yok gibi. Dana ne içiyorsa bir an önce içmeyi bıraksın lütfen!
Stalker: Bu psikolojik gerilimde iki dedektif, Los Angeles Polis Teşkilatı Tehditle Başetme Bölümü’ne gelip duran kazaları aydınlatmaya çalışıyor.
Nikita dizisi son bulduktan sonra Maggie Q. ortalıkta görünmüyordu. Stalker ile sahalara dönmüş. Dizide oynayacağını da bilmiyordum görünce iyi sürpriz oldu.
Açıkçası diziyi oldukça beğendim gibi ama Maggie, Nikita rolünden çıkamamış gibi geldi bana. Her an Jack yerine Michael diyecek gibi geliyor. Konu farklı olsa da çıkamadım o bakış açısından maalesef.
Amma velakin dizinin konusu güzel. Polisiye dizi olmakla birlikte genel bir suçlu profiline yönelmişler ve sapıkları ele almışlar. İlk bölümü gece herkes uyuyunca izlediğim için mi bilmiyorum ama bazı sahnelerde baya tırstım. Gece gece camdan bakan adamlar falan, insanın tüylerini dikeltiyor ister istemez :D
Bu da geçer not alan dizilerimden. İlerleyen zaman ne gösterir bilmem ama konunun potansiyeli var (:
Madam Secretary: Başına buyruk bir kadın dışişleri bakanının özel ve profesyonel hayatı üzerine bir drama. Kahramanımız bir yandan uluslararası diplomasiyi yürütürken, bir yandan da ofis içi politikalar ve ailesindeki karmaşıklıkları dengeliyor.
İlk bölümünü bile izleyemediğim tek dizi oldu. Belki ilerleyen zamanlarda açılabilir ancak şu aşamada zor gibi görünüyor. Hele ki bu kadar güzel ve kaliteli yapımlar çıkmışken. Çok ciddi duruyor dizi, drama tarzım değil maalesef.
Selfie: My Fair Lady filminden esinlenen yapımda 20'lerindeki bir kendi konusunda takıntılı bir kadın, sevilmekten çok “sevme” ile kafayı bozmuş. Umumi bir yerde aşağılayıcı bir şekilde terk edilirken videoya çekilince, Internet’te meşhur oluyor. Sosyal medyadaki takipçilerinin sayısı tahmin edemeyeceği takamları buluyor ama istediği gibi bir meşhurluk değil bu. Kahramanımızın bu kötü imajını silmeye çalışmasını izleyeceğiz.
İsmiyle bile ne olduğunu anlatıyor değil mi dizi :D
Selfie çekmem çekenden de pek hazetmem açıkçası. Selfie'de genel olarak bu konuyu ele almakla birlikte sosyal medyaya oldukça iyi giydiren bir dizi. Eliza elinden telefonu düşürmeyen bir tipken, yardım istediği Henry facebook hesabı bile olmayan biri.
Benim oldukça eğlenceli bulduğu, devam ederim dediğim dizilerden biri. Eğlenceli ve esprili bir dille toplumun kanayan yarasına el atmış ki SM'yi bu kadar hunharca kullananlar komik bulur mu bilmem :D
Gotham: Fox, Batman şöhretinden tanıdığımız Polis Komiseri James Gordon’ın ve Gotham’ı yuvaları yapan kötü adamların hikayesini inceleyen senaryosunu Bruno Heller’ın yazdığıTV dizisi Gotham için dizi sözleşmesi yaptı.
Dizi Gordon’ın Gotham City Polis Teşkilatı’nda çalıştığı dönemi anlatacak; Batman’le tanışmadan önceki dönemle başlayacak. Hatta, Kukuletalı Koruyucunun serinin bir parçası olmayacağı belirtiliyor.Ne olursa olsun, canlı çekim bir Batman uyarlamasının televizyon ekranında bu kadar uzun süreden sonra yer alacak olması heyecan verici. Bill Finger ve Bob Kane tarafından yaratılan Gordon, Batman’in yanında ilk kez 1939 yılında yayınlanan 27 sayılı çizgi romanda ortaya çıktı. Adam West’in rol aldığı ve Gordon rolünü Neil Hamilton’ın canlandırdığı 1960 yapımı diziye kadar televizyonda hiç görünmedi. Gordon o dizide çok önemli bir rolde değildi ama bu yeni uyarlamada Gotham şehrinin kötü adamlarını yakalamada ön planda olacak.
Sanıyorum ki Batman sevenlerin sabırsızlıkla beklediği bir dizi olduğundan bu kadar hızlı altyazısı çıkıyor :P Ben pek sevmedim. İlk bölümü izleyebildim ama şu Günah Şehri havası olan dizi-filmlerden hoşlanmadığım için kararsız kaldım. Her an ağzında purolu bir abi karanlıklardan çıkacak gibi geldi izlerken. Batman'i de sevmiyorum zaten pek şaşırtıcı olmadı. James Gordon kim onu bile bilmem, durumun vehameti ortada :D
Çoook güzel ve benim için çok faydalı oldu. Teşekkürler :)
YanıtlaSilRica ederim, işinize yaramasına sevindim (:
Sil