Dizi sezonu açılalı çok oldu. Bu sene ilgimi çeken dizi ise çok az maalesef. Yıllardır izlediğim dizilerden bile bir süre sonra sıkılabiliyorken, yeni dizileri hemen yaftalamak doğru gelmedi. O yüzden şöyle 3-5 bölüm izleyip öyle karar veriyorum. Malumunuz kolay beğenen biri değilimdir. Mesela The Originals ve Dracula gibi dizilere herkes bayılsa da ben ancak birer bölüm izleyebildim. Daha başka da var tabi ama bunlar en ses getirenler. The Tomorrow People da çok güzel başladı ama henüz kararım netleşmedi, sıkmaya başladı sanırım :(
İşte bu yenilikler arasında en beğendiğim dizi de Witches of East End oldu. Bizim evde yeni dizileri falan hep ablam takip eder. Dizinin konusunu okuduğunda işte bunu hemen izliyoruz diye parmağımı basmıştım. Daha kitap uyarlaması olduğunu bile bilmezken. Hoş De La Cruz hiç okumadım ama olsun uyarlamalar güzeldir. Bakınız TWD. Sonuç olaraksa insanın zevkini bilmesinin ürünü olarak diziye BAYILDIM.
Özet: Melissa de la Cruz'un aynı adlı romanından uyarlanan Witches of East End merkezinde, iki kız çocuuğu annesi olan cadı Joanna Beauchamp yer alıyor. Kızları Freya ve Ingrid'ten cadı oldukları gerçeğini gizleyen Johanna, Freya'nın nişanlanması ile birlikte gelişecek süreçte kızlarına gerçek kimliklerini yani, son derece gizli ve ölümsüz birer cadı olduklarını açıklamak zorunda kalacaktır.
Cadıları konu alan bir dizi olunca beğenmemek çok zor. Ancak The Secret Circle gibi dandik bir dizi olursa beğenmem. Hem bu dizi de yaş ortalaması da oldukça yüksek. Ergenlere dizilerde bile katlanamıyorum yahu.
Neyse efendim. Konusuna kısaca bende değineyim. Beauchamp kız kardeşler lanetli, neden olduğu konusunda hiç bir fikrim yok. Söylendiyse bile kaçırdım. Wendy sürekli ölüp dirilirken Joanna 2 kızının sürekli ölmesiyle lanetlenmiş. İlk bölümde bu ölümlerle ilgili bir parça vardı, kısa ama etkili. Çok fena, sen doğur büyüt ikisi de aynı gün ölsünler ve hiçbir şey hatırlamadan geri dönsünler.
Joanna, bu son dünyaya gelişlerinde farklı bir yol izleyerek kızları, gerçek kimliklerini yani cadı olduklarını açıklamadan büyütmüş. Tabii ki olaylar patlak verince öğreniyorlar ama adaptasyon pek de zor olmadı. Özellikle Ingrid aralarında en güçlüleri olduğu için midir bilmem her büyüyü şak diye yapıyor. Kütüphaneci olduğunu söylemiş miydim :P
Freya ise kasabanın zengin ve yakışıklı doktoruyla nişanlı bir barmen. İlk bölüm onların nişanıyla başlıyor zaten. Gelin görün ki nişanlısının kardeşi Killian o akşam teşrif ediyor ve ikisi arasında tarifi imkansız cızırdamalar oluyor. Yani Allah aşkına şu çocuk dururken Killian'a bakılır mı hiç? Adı gibi Dash (taş) mübarek :D Sarışın severim ne yapabilirim :D
Bir de ben bu kızcağıza pek üzülüyorum. Sürekli göğüslerine zoom yapmalarından yüzünden çok göğüsleri kazındı aklıma. Hatun fena da değil hani, (Channing'i tavlayacak kadar olmasa da :P) inşallah ilerleyen bölümlerde büyü hayatıyla ilgili daha çok yer alır.
Diziyi sevmemin en büyük etkeni de herkese fazlaca yer vermesi. Mesela Freya bu taş görüntüsüyle başroldür diye tahmin etmiştim ama sanırım aralarında en az görünen o oldu. Gerçi çok fena bir yerde kaldı, sahnede daha fazla görürüz ama gidişat güzel. Ne o öyle herkes bir kişinin etrafında dönsün, en iyi, en güzel o olsun. Sıkıcı. Kız kardeşi yanında daha sönük kalmasına rağmen daha olaylı bir geçmişi var. Bu arada Ingrid dizide Freya'nın yanında daha normal dursa da afişte çok güzel çıkmış. Çok güzel bir hatun.
Bu dönem en beğendiğim dizi olarak her hafta sabırsızlıkla bekliyorum. İnşallah başladığı yönde ilerler de bende bir dizinin fanı olabilirim :D (Supernatural haricinde tabi ki!) Bir kaç ekleyip yazıma son veriyor, İzlemediyseniz izleyin diyorum (:
|
Teyzeleri Wendy'ye bayıldım. Çatlak ama yeri geldi mi aklı başında :D |
İnşallah birileri diziden sonra kitaplara el atmaya karar verir. Şöyle hızlı hızlı çıkarak bir yayınevi mesela :D