Orjinal Adı: After the End
Seri Bilgisi: After the End #1
GoodReads Puanı: 3.69
Türkçe Yayın: Akılçelen Kitaplar
Sayfa Sayısı: 328
Çevirmen: Esra Çakıruylası
Puanım: 5 / 3.5
Yorumum
Amy Plum yeni serisiyle sonunda tekrar karşımızda.
Biten serinin ardından yazar yeni serisinde bizi ters köşeye yatırmayıp tekrar fantastik türünden devam etmiş. Fakat "Sondan Sonra" kitabı diğer kitaplarının aksine hafifte olsa bir bilimkurgu havası yaratılmaya çalışılan bir kitap.
3. Dünya savaşı ve sonrasında yok olan dünya. İşte kitap bu konudan yola çıkılarak kandırılan bir topluluğu anlatmakta. Ailelerinin neden onları bu izole hayta mahkum ettiğini bilmeyen Alaska'nın balta girmemiş ormanlarında yeni bir nesil doğuyor.
Juneau ise bu topluluğun ve önemli üyesi. 17 yaşına basmasının ardından omzuna yüklenen yüklerle baş etmeye çalışırken birden kendini aslında baş etmesi gereken bir sorun olmadığı gerçeğiyle yüz yüze buluyor. Çünkü ona söylenen her şey koca bir yalan. Tepelerinden geçen uçaklarda, kendini bir anda bulduğu medeniyette. 3. Dünya savaşı hiç çıkmadı. Şehirler halen gün geçtikçe gelişerek artıyor. İnsanlık tarihi böyle bir yıkıma çok şükür ki şahit olmadı.
Peki neden böyle bir yalan söylendi ve Juneau gerçekte kim? Peşine düşen ve geçmişini öğrenmek isteyen insanlardan kaçarken ona yardım eden kişi hiç ummadığı biri çıkıyor.
Kitap bilimkurgu ve fantastik havası ağırlıklı yazılmış bence. Bol kaçıp kovalamacalı bir kitap. İlk kitap olduğundan mıdır bilinmez kendimi pek konunun içinde bulamasam da diğer kitapların en azından umut vadettiğini söyleyebilirim.
Dil açısından bir sıkıntı yaşadığımı söyleyemeyeceğim ki genel de göze soka soka yapılan hatalar yoksa pek dikkat ettiğimde söylenemez. Bunun dışında kapağa gelirsek konusunu dikkate aldığımda gayet hoş ve anlamlı bir kapak olmuş. Juneau ve yanından ayrılmayan iki kurdu ile anlamlı bir kapak görseli tanımlanmış.
Kendi adıma kitabı başarılı ve umut vaat edecek şekilde bulduğumu söyleyebilirim. Umarım ikinci kitabı çok beklemeden okuma fırsatımız olur.
Arka Kapak
“Büyükler bize yalan söylemişti. Whit bize yalan söylemişti. Babam... bana yalan söylemişti.Son yirmi dört saattir kalbim, aklımın kabullenemediği şeyi aslında biliyordu. Hepsi gerçeği biliyordu.
... hepsi yalansa, neye inanacaktım ki ben? Neyin hakikat neyin uydurma olduğuna dair en ufak bir fikrim kalmamıştı. Tüm çocukluğum boyunca beynim yıkanmıştı. Artık kendi başımaydım. Güvenecek kimsem yoktu.”
Nükleer bir bombanın tüm dünyayı yok ettiği Üçüncü Dünya Savaşı’ndan kaçmayı başaran bir grup insan, Alaska’nın balta girmemiş ormanlarında kendilerine yeni bir hayat kurmuşlardı. Son otuz yıldır, dış dünyada hâlâ yaşıyor olabilecek tüm insanlardan saklanarak doğayla iç içe bir yaşam sürdürmüşlerdi.
En azından tüm hayatı boyunca Juneau’ya anlatılan gerçek buydu.
Juneau bir gün avdan döndüğünde tüm klanının kaçırılmış olduğunu görür ve onları kurtarmak için yola çıkar. Hayatında ilk defa yaşadığı bölgenin sınırları dışına çıkan Juneau, korkutucu bir gerçekle karşı karşıya kalır: Üçüncü Dünya Savaşı hiç yaşanmamış, şehirler yok olmamıştır ve dünya yerli yerinde durmaktadır. Ona anlatılan her şey koca bir yalandan ibarettir.
Yaşadığı bu büyük şokun ardından Juneau şimdi varlığından bihaber olduğu bu modern dünyada kendini kaybetmiş bir halde savrulup durur. Ailesini ve arkadaşlarını kurtarmak için bir yol bulmaya çalışırken, Juneau’nun geçmişi hakkındaki olağanüstü gerçeği bilen bir kişi de onun peşindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum bıraktığınız için teşekkürler. En kısa sürede döneceğim (: